Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaanın, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu, söz konusu muvazaa da miras bırakanın gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği, ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği-Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK 706, TBK 237. ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği-
Adi yazılı kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davanın, sözleşmeyi imzalayan taraflar tarafından birlikte açılması zorunlu olduğu-
Aktif husumet ehliyetinin icra mahkemesince doğrudan doğruya araştırılması gerekeceği
8. HD. 04.10.2018 T. E: 2017/7798, K: 16781-
12. HD. 27.03.2017 T. E: 2016/28146, K: 4648-
Siyasi Partiler Kanunu uyarınca siyasi partiyi temsil yetkisi genel başkana ait olduğundan, parti adına dava açma, davada husumet yetkisi genel başkana ve ona izafeten parti tüzüğünün göstereceği parti mercilerine ait olduğu; il ve ilçe yönetiminin partiyi temsil yetkisi bulunmadığı-
Milli Eğitim Bakanlığı adına İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nce dava açılması temsilcide hata olarak düşünülse bile dava hazine vekili tarafından takip edilmekle anılan bu eksiklik tamamlanmış olduğundan, davacının "aktif husumet ehliyeti" bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Tapu malikinin kiralanana ait kira bedellerini istemesinde bir usulsüzlük bulunmadığı, ne var ki, dosya içerisinde davacının malik olduğunu gösterir tapu kayıtlarının olmadığı, bu durumda mahkemece kiralanana ait tapu kayıtlarının getirtilip, davacının malik olduğunun saptanması halinde davalı kiracının isteme konu dönemde kira bedellerini dava dışı kiraya verene ödeyip ödemediği ve diğer savunmaları üzerinde durularak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Vekil tarafından sunulan şikayet dilekçesinde takipte borçlu olmayan şirketin ünvanı gösterilmiş ise de aynı vekilin şikayet dilekçesi ekinde sunulan vekaletnameden borçlu şirketin de vekili olduğu, şikayet dilekçesinde doğru icra dosyasının bildirildiği, şikayetçi vekilinin duruşmadan önce HMK 124 kapsamında taraf değişikliği dilekçesi sunduğu ve duruşmada bu talebin yinelendiği, davalıların bu talebe bir itirazlarının olmadığı, şikayet dilekçesinde doğru icra dosyası bildirilmek kaydıyla, yargılama aşamasında HMK 124 gereği doğru tarafı bildirerek davaya dahil etmekte yasaya aykırı bir durum bulunmadığı- Kaldı ki 12. HD.'sinin yerleşik uygulamalarına göre ihalenin feshi talebinin medeni usul hukuku anlamında bir dava olmayıp şikayet niteliğinde olduğu- Bu itibarla karşı tarafın yanlış gösterilmesi veya hiç bildirilmemiş olmasının sonuca etkisi olmadığı-
3. HD. 13.05.2014 T. E: 3411, K: 7402-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.