Dava konusu payların davacı eş tarafından davalı eşe edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli iken tapuda “satış” gösterilerek devredilmesi nedeniyle aksi davalı tarafından ispatlanamadığı sürece TMK’nun 219 ve 222/1-3.maddeleri uyarınca edinilmiş mal olarak kabul edilmeleri gerekeceği-
1086 sayılı HUMK zamanında açılan bir davada iddianın yazılı delil ya da yazılı delil başlangıcı niteliğindeki bir belge ile ispat edilememesi halinde delil listesindeki açıklamaya bakılması gerekeceği, buna göre delillerinde "her türlü yasal delil" şeklinde bir ifadeye yer verilmiş ise ilgilinin yemin deliline dayandığının kabul edileceği ve yemin teklif etme hakkının hatırlatılacağı-
2. HD. 05.12.2024 T. E: 2637, K: 9611
3. HD. 23.01.2017 T. E: 684, K: 467-
Davacıların kardeşi olan davalının hileli davranışları nedeniyle dava konusu yerlerin temlikinin sağlandığı sonucuna varıldığından ve davacılar, hileyi aynı senenin yaz aylarında öğrendiklerini tanık beyanları ile kanıtladıklarından, bunun aksi davalı tarafça kanıtlanamadığından davanın süresinde açıldığı ve hile olgusunun da ispatlandığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Nüfus kayıtlarından iki farklı kişi olduğu sonucu çıkan durum karşısında aynı kişiler olduğuna dair tanık beyanlarının nüfus kayıtları karşısında yeterli olamayacağı-
Paftada yol olarak bırakılan parsel içerisinde A harfiyle gösterilen yerler bakımından davacının aralıksız çekişmesiz malik sıfatı ile 20 yıllık zilyetliğinin olup olmadığının araştırılıp belirlenmesinin gerektiği, bu yönde, TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesindeki koşulların araştırılıp belirlenmesinin zorunlu olduğu-
22. HD. 09.10.2018 T. E: 11780, K: 21575-
Zorlama altında keşide edildiği ceza mahkemesi kararı ile sabit olan bonodan dolayı borçsuzluk iddiasının (beyanın geçersizliğine ilişkin definin) sonraki hamillere karşı ileri sürülebileceği- Önceden menfi tespit davası açan borçlunun, icra takibinin kesinleşmesinden sonra, haciz sırasında, "borçlu olmadığı"na ilişkin iddialarını tutanağa geçirmek suretiyle ödeme taahhüdünde bulunmasının, bu taahhüdün, çekince (ihtirazi kayıt) ileri sürülerek ve cebri icra baskısı altında yapıldığı anlamına geleceği, yani, davacı keşidecinin ödeme taahhüdünde bulunmasının, borçlu olduğunun ikrarı olarak kabul edilemeyeceği- Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, şikâyete başvurulsa da takibin kesinleşmesinin engellenemediği ve ödeme yapılmaması hâlinde alacaklının, borçluya ait para, mal ve haklar üzerine haciz konulmasını isteyebileceği-
Tapusuz taşınmaz malların mirasçılar arasında paylaştırılmasında (taksiminde) «yazılı sözleşme» yapılması zorunluğunun bulunmadığı (Bu durumda, MK.676 hükmünün uygulanamayacağı) -
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.