D., göl ve nehir metrukatlarının (terk edilen yerlerin), “sahipsiz yerler”den olduğu ve bu nedenle de devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler olduğu-
Yargılama sırasında dinlenen tanık beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalıların şikayet hakkını kullandıklarını gösteren yeterli emare mevcut olduğundan davalı yönünden hukuka uygunluk nedeninin gerçekleşmiş olduğu-
11. HD. 10.06.2016 T. E: 2761, K: 6448-
Davacının, davalı şirkete 02.06.2008 tarihli bir ihtarname keşide ederek birikmiş ecrimisili talep ettiği, bu tarihten itibaren taşınmazın kullanımı konusunda rızasının kalktığını açıkça ortaya koyduğu, o halde mahkemece yapılacak işin bahsi geçen ihtarnamenin tebliğ tarihini tespit ederek, tebliğ tarihinden ihtarnamede belirtilen 10 günlük süre hesaplanarak dava tarihi olan 24.10.2008 tarihine kadar biriken ecrimisili uzman bilirkişiler vasıtasıyla hesaplatıp, sonucuna göre bir karar vermek olduğu-
Kesin sürede bildirilmeyen delillere dayanılarak kadının az kusurlu olduğunun kabulü ile erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte, davalı-karşı davacı kadından kaynaklı geçimsizliği kabule elverişli başkaca da somut sebep ve delillerin tespit edilemediği, Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesinde yer alan çekilmezlik ve temelden sarsılma unsurunun erkeğin davasında gerçekleşmediği, bu durumda, erkeğin davasının reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı- Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre ilk derece mahkemesince davalı-karşı davacı kadın lehine takdir edilen maddi ve manevi tazminat ile nafakaların miktarlarının uygun olduğu ve erkeğin bu yöndeki istinaf taleplerinin reddi gerekeceği-
TKM.nin 170. maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 17.11.2006 tarihine kadar 4722 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince, TMK.'nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olduğu-
Nüfus Hizmetleri Kanunu'nda davacının almak istediği ismi yasaklayan bir hüküm bulunmadığına ve davacının çevresinde "Tereysa Anne" olarak tanınıp bilindiğine ve belgelerde de bu adı kullandığına göre, mahkemece davacı adının istem gibi düzeltilmesine karar verilmesinin gerektiği-
Dava konusu kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacakları bakımından davacının; çalışma süresini, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri, hak kazandığı izin süresini, çalışma süresi boyunca varsa kullanmadığı veya karşılığı ödenmeyen izin sürelerini belirleyebilecek durumda olduğu, bu halde, dava konusu kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacaklarının gerçekte belirlenebilir alacaklar olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri nazara alındığında, bu alacaklar bakımından hukuki yararın bulunmadığı-
22. HD. 25.03.2019 T. E: 2017/21462, K: 6543-
Uyuşmazlık; dosyadaki mevcut delil durumu itibariyle dava konusu taşınmazların davalıya devrinde davacı ve müteveffa kardeşinin aldatma yoluyla iradelerinin sakatlandığı ve bu suretle aynı devre dair aşırı yararlanma iddialarının ispatlanıp ispatlanamadığı noktasında toplanmaktadır..

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.