Davacı dava dilekçesinde herhangi bir delile dayanmadığından, dayanılmayan delilin bildirilmesi için ön inceleme aşamasında verilen süre sonuç doğurmayacağı ve davacının süresinde bildirmediği tanıklarının beyanları kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil istemi- Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğu- Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesinin de büyük önem taşımakta olduğu- Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı-
Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince; tebligat usulsüz olsa dahi muhatabın takipten haberdar olması halinde tebligat geçerli sayılacağından, muhatabın beyan ettiği tarihin “tebliğ tarihi” olarak kabul edileceği-
Davalı borçluların dava dışı şirketin ortakları olduğu, anılan şirketin açtığı dava sonucu iflasına karar verildiği, davalıların gıda sektöründe faali­yette bulundukları, aynı zamanda villa komşuları olduğu, tanık beyanlarının ağırlıklı olarak "dava konusu taşınmazın borçlular tarafından kullanıldığı" yönünde olduğu, dava konusu taşınmazın davalı 3. kişi tarafından kullanılmaması ve kiraya verilmemesine rağmen yapılan keşif sırasındaki mahkeme gözleminde evin eşyalı olduğunun tespit edildiği, yatırım amacıyla alınan lüks villanın sekiz yıl bo­yunca kiraya verilmemesi ticaretle uğraşan davalı 3. kişi açısında hayatın olağan akışı­na uygun olarak değerlendirilemeyeceği gözetildiğinden, davalı 3. kişinin borçlula­rın durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğunun kabulü ile dava konusu tasarrufun davacıların alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak İİK. mad. 280/1 madde gereğince iptaline karar verilmesi gerektiği-
Kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali,takibin devamı ve icra tazminatı istemi-
İlk bozma kararı “eksik inceleme ve araştırmaya” yönelik  olup, kararda "fazla çalışma ve genel tatil ücretine" ilişkin usul ya da esas yönünden yapılmış bir değerlendirmede bulunmadığı, yine bu taleplerin incelenerek temyiz isteminin reddedildiğine ve bozma kapsamı dışında kaldığına dair bir hükmün de yer almadığı görülmüş olup, bu hususların, hükmüne uyulan bozma kararına konu olmadığından kesinleşmemiş olacağı ve bu istemleri etkileyecek bir taraf işlemi de bulunmadığından, Dairenin birinci bozma kararına uyulmakla bu alacak kalemleri yönünden davacı yararına usulü kazanılmış hak doğduğundan da söz edilemeyeceği-
Taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemi-
Bononun zamanaşımı süresinin dolması halinde alacaklının yalnızca temel ilişkiye dayalı olarak alacağını talep edebileceği- Senedin tek başına temel ilişkiyi ispatlamaya yeterli olmaması halinde yalnızca yazılı delil başlangıcı sayılacağı- Karz akdi zamanaşımının dava tarihi itibariyle dolmamış olması halinde yazılı delil başlangıcının tek başına ispat için yeterli olmayacağı ve bununla beraber diğer yan delillerin ve tanık beyanlarının aranacağı-
Sataşma niteliğindeki davranışların tehdit ve hakaret içeren sözler söyleme, etkili eylem(darp)de bulunma gibi davranışlar olarak ortaya çıkacağı ve haklı fesih nedeni olduğu- Sataşma niteliğinde olmadığı sürece, diğer işçilerle devamlı ve gereksiz tartışmaya girişmenin, iş arkadaşları ile ciddi geçimsizlik göstermenin haklı değil geçerli fesih nedeni olacağı- Eşit davranma ilkesinin iş hukukundaki sirayetinin; işverene, işyerinde çalışan işçiler arasında haklı ve objektif bir neden olmadıkça farklı davranmama borcu yüklemekte olduğu- İşçinin, şefine karşı küfürlü konuşması her ne kadar iş akdinin haklı şekilde feshedilmesi için yeterli olsa da,sözlü tartışmayı ve küfürlü konuşmayı başlatanın şef olması halinde işverenin, eşit davranma ilkesine uyarak hem şefin hem işçinin iş akdini sona erdirmesi gerektiği- Tartışmayı başlatan şefin iş akdinin sona erdirilmesinden sarfı nazar edilerek yalnızca işçinin akdine son verilmesinin haksız olduğu-
7. HD. 20.04.2016 T. E: 2015/1451, K: 8727-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.