Kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayalı kadastro tespiti itirazına ilişkin davada, tapulama sırasında adına tespit yapılan davalı K.'ın payına gelince; tapulama tutanağında davalı K.'ın dava konusu taşınmazda 20 yılı aşkın zilyet olduğu belirtilmişse de, K.'ın davalı S. ile 2004 yılında evlendiği ve kadastro tespitinin 2007 yılında yapıldığı gözetildiğinde taşınmazdaki ½ payı ne şekilde edindiği ve zilyetliğinin evlenme tarihinden öncesinde başladığı hususunun kanıtlanamadığı gibi, evlenme tarihinden itibaren de tutanakta belirtilen 20 yıllık sürenin dolmadığı ve davalı K. lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinim koşullarının oluşmadığı anlaşıldığı, öte yandan gerek senet başlıklı belge içeriğinden gerekse dinlenen tanık beyanlarından davacıların evlenene kadar dava konusu taşınmazdaki dairede ailesi ile birlikte yaşadığı, davacı C.'ın yurt dışına çalışmaya gittiği, evlendikten sonra eşinin bir buçuk yıl dava konusu taşınmazda kaldığı, daha sonra eşini yurt dışına götürdüğü, davacıların dava konusu taşınmazda halen bir kısım eşyalarının bulunduğu, senette anne H.'nin payını davacılara bağışlama iradesini ortaya koyduğu, zilyetliğini davacılar adına sürdürdüğü, 20.04.2003 yılında ölümü ile de bağış şartının gerçekleştiği ve davacılar lehine bu pay yönünden zilyetlikle edinim koşulları oluştuğundan taşınmazın davalı K. adına kayıtlı yarı payının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesi gerekeceği- Dava konusu 94 parsel sayılı taşınmazın sadece davalı K.n adına kayıtlı ½ payının zilyetlikle edinim koşullarının davacılar lehine oluştuğunun kabulü ile bu pay yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği, davalı S. payı yönünden ise davanın reddedilmesi gerekeceği-
Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün davalı alacaklıda olup, davalı alacaklının alacağının varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikte usulüne uygun ve birbirini doğrulayan delillerle ispatlanması gerektiği-
Taşınmazın resmî akitteki değeri ile gerçek değeri arasında fark bulunmakta ise de salt bedeller arasındaki oransızlık muvazaanın varlığı için yeterli delil olmadığı gibi terekesinde başka taşınmazları bulunan mirasbırakanın mal kaçırma amacıyla hareket etmesi hâlinde bu taşınmazları da temlik edebileceği hâlde etmediği gözetildiğinde, dava konusu taşınmazın temlikinin muvazaalı olmadığının kabulünü gerektirdiği- temlik tarihinden sonra yatağa bağımlı halde yaşayan kayınpederine normal bir bakımın ötesinde bakım ve destek sağlayan davalının bu aşırı hizmetinin semen olarak değerlendirilmesi hukuka uygun düşeceğinden, böyle bir durumda yapılan temlikin ivazlı olduğunun kabulü gerektirdiği-
Taşınmazların imar ve ihyası 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca emek ve para sarf edilerek tamamlanması, tamamlandığı tarihten itibaren davasız ve aralıksız en az 20 yıl süreyle zilyetlik altında bulunması gerekeceği-
Davacı annenin ayrı yaşamakta haklılığını kanıtlayamamış olmasının, fiilen kendi yanında bulunan müşterek çocuk için nafaka takdirini engellemeyeceği; çocuklar yönünden ayrı yaşamada haklılık olgusundan ziyade fiilen kimin yanında kaldıklarının önemli olduğu; o halde mahkemece, çocuk yönünden de ihtiyaçlarını karşılayacak ve tarafların geliri ile de orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun miktarda nafakaya hükmolunması gerekeceği-
Asıl alt işveren ilişkisinde ilişkinin muvazaalı veya yasadaki unsurları taşıyıp taşımadığının belirlenmesinde, biri asıl diğer hukuksal ve ekonomik bağımsızlık ile ayrı bir iş organizasyonuna sahip iki ayrı işverenin bulunup bulunmadığı, alt işveren işçilerinin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılıp çalıştırılmadıkları, alt işverene verilen işin, işyerinde asıl işveren tarafından yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin, yardımcı işlerinden olup olmadığı, alt işverene verilen işin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olup olmadığı; alt işverenin daha önce o işyerinde çalıştırılan bir kişi olup olmadığı; alt işverenin işe uygun yeterli ekipman ile tecrübeye sahip olup olmadığı; istihdam edeceği işçilerin niteliklerinin yapılacak işe uygun olup olmadığı; alt işverene verilen işte asıl işveren adına koordinasyon ve denetimle görevlendirilenlerden başka asıl işverenin işçisinin çalışıp çalışmadığı; yapılan alt işverenlik sözleşmesinin iş hukukunun öngördüğü kamusal yükümlülüklerden kaçınmayı amaçlayıp amaçlamadığı; yapılan alt işverenlik sözleşmesinin işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut mevzuattan kaynaklanan bireysel veya kolektif haklarını kısıtlamaya ya da ortadan kaldırmaya yönelik yapılıp yapılmadığının araştırılması ve irdelenmesi gerektiği- Mahkemece, davacının davalı kurumunda tam olarak ne iş yaptığı açıklığa kavuşturulmadığı, davalılar arasında bulunduğu anlaşılan asıl-alt işverenlik sözleşmelerinin getirtilmediği ve muvazaa iddiasının gerekçede irdelenmediği, davacının hangi davalı işyerinde işe iadesine karar verildiği ve yasal sonuçlardan hangi davalının sorumlu olduğu hükümde belirtilmediği görüldüğünden, öncelikle ilgili asıl-alt işverenlik sözleşmeleri dosyaya getirilerek, davacının işe ilk girişinden itibaren hangi hizmet alım sözleşmesi bünyesinde hangi dava dışı şirket nezdinde hangi görevlerde çalıştığının tespit edilmesi ve yine gerekirse uzman bilirkişi kurulundan rapor almak suretiyle davalılar arasında muvazaa bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre alt işverenlik ilişkisinin muvazaaya dayandığı anlaşılırsa, asıl işveren işyerine iadeye, muvazaa bulunmayıp sadece asıl-alt işveren ilişkisinin bulunduğu sonucuna ulaşılırsa, alt işveren davalı şirket nezdindeki işine iadeye, yani, davacının hangi işveren nezdinde işe iadesine karar verilecek ise, bu husus hüküm fıkrasında açıkça belirtilecek şekilde ve her halükarda davalıların yasal sonuçlardan birlikte sorumlu oldukları gözetilerek karar verilmesi gerektiği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması ve ortak hayatın çekilmez hâle gelmiş bulunması gerektiği- Evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime takdir hakkı tanımış olduğu- Evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olması durumunda, davacının kusuru daha ağır ise davalının açılan davaya itiraz hakkı bulunmaktaysa da, bu hakkın kötüye kullanılmaması gerektiği- İtiraz hakkının kötüye kullanılması halinde evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebileceği- Tanık beyanlarına göre davalı kadının eşine sürekli ağır sözlerle hakaret etmek suretiyle kusurlu olduğu, bu durumda TMK. mad. 166/1 davacının dava açmakta haklı olduğu- "Davacının başka bir kadınla olan ilişkisi yüzünden ailevi yükümlülüklerini yerine getirmediği, davalı kadının hakaretlerinin bu duruma tepki niteliğinde olduğu, geçimsizlikte ağır kusurun davacıda olduğu ve davalının davaya itirazının hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olmadığı, hiç kimsenin de kendi kusurundan kaynaklanan nedenlerle kendisi lehine sonuçlar elde edemeyeceği" gerekçesiyle boşanma davasının reddine dair verilen yerel mahkeme kararının isabetsiz olduğu-
Davalı aleyhine dava açanlar tanık olarak dinlenmiş ise bu işçilerin tanıklıklarına ihtiyatlı yaklaşılması gerekeceği, bu beyanlar diğer yan delillerle birlikte değerlendirilerek, sonuca gidilmesi gerekeceği-
Murisin ölümünden sonra mirasçıların taksim yaptıkları ve dava-cının taksim sonucu kendisine isabet eden bir yeri, davalıların bayii (satıcısı) de dava konusu taşınmazı kullandığına göre, bu durumda şuf’a hakkının kullanılmasının dürüstlük kurallarına aykırı olacağı-
Taraflar arasında çocuğun gece saatlerinde büyükbaba ve büyükanneye götürülmesi konusunda çıkan son tartışmada davacı kocanın eşine şiddet uyguladığının, çocuğu alarak evi terk ettiğinin anlaşıldığı, bu durumda, oluşan geçimsizlikte kusurun tamamen davacı kocaya ait olduğunun, kadına bir kusur yüklenemeyeceğinin anlaşıldığı, boşanmaya karar verebilmek için davalının az da olsa kusurunun varlığının gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.