Menfi tespit davası-
Usuli kazanılmış hakları da dikkate alarak yukarıda belirtilen açıklamaları da gözetmek suretiyle yeniden bilirkişi incelemesi yaptırmak, davacının, dava konusu malların edinilmesine yaptığı katkı oranını davacı adına olan iki kooperatif payı bulunduğu hususu da gözetilerek tüm deliller birlikte değerlendirilerek bulmak, katkı oranlarının, malların dava tarihindeki "sürüm değerleriyle" çarpımı sonucu bulunacak "katkı payı tazminatına" hükmedilmesinin gerekeceği-
Ana taşınmazın değerinde artışa neden olan bina, ağaç vesaire gibi bütünleyici parça niteliğinde muhdesat bulunan taşınmazların ortaklığının satış yolu ile giderilmesinin istenilmesi halinde, muhdesatların kime ait olduğu hususunda tapu kaydında şerh bulunmaması veya tüm paydaşların bu konuda ittifak etmemesi nedeniyle tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunduğu-
Davacının çalışma süresi ihtilaflı olup, davacının emekli olduktan sonra çalıştığına ilişkin SSK belgelerinde belli bir tarihten sonra kayıtlara geçmiş hizmetinin tespit edilemediği, davacıya hizmet tespiti davası açması için süre verilmesi ya da çalıştığına ilişkin beyanda bulunan tanıkları çağrılarak ayrıntılı beyanlarının alınarak sonuca gidilmesi gerektiği-
634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasası’nın 20. maddesine göre, kat maliklerinden her biri aralarında başka türlü anlaşma olmadıkça anataşınmazın bütün ortak yerlerinin bakım, koruma, güçlendirme ve onarım gideriyle aidat gibi ortak giderlere ve bu giderler için toplanacak avansa kendi arsa payları oranında katılmak zorunda olup, gider veya avans payının tamamını ödemeyen kat maliki geciktiği günler için 14.11. 2007 tarihinden önce aylık %10 ve bu tarihten sonra ise %5 hesabıyla gecikme tazminatı ödemekle yükümlü olacağı-
“Sanıkların sahip oldukları araç ile bir taşınmazını, alacaklılarına zarar vermek kastıyla devrettikleri” iddiasına karşı, sanıklarca bu işlemlerin “diğer borçlarını ödemek amacıyla yaptıkları”nın ileri sürülmesi ancak, sanıkların bu savunmasının sabit olmaması halinde, isnat edilen İİK.’nun 331. maddesinde düzenlenmiş olan suçun oluştuğunun kabulü gerekeceği-
Davacının 1998/K. ayında fındık tesliminden dolayı prim kesintisinin bulunduğu, Kurum tarafından 09.04.2011 tarihinden itibaren Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, 30.11.2000 tarihinde başlayan ve devam eden ziraat odası kaydının ve 02.08.1991 tarihinde başlayan ve devam eden kooperatif kaydının bulunduğu, zabıta ve muhtar tutanağı ile tanık beyanlarında davacının tarımla uğraştığının belirtildiği anlaşılmakla, 01.12.1998 - 31.12.1998 tarihleri arası Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesi isabetliyse de, çiftçi kayıt sistemindeki bilgilerin, ziraat odası ve kooperatif kaydının tek başına tarımsal faaliyeti kanıtlamaya yeterli olmadığı hususu gözetildiğinde, davacının prim tevkifatı veya ürün teslimi bulunmayan 01.01.2002 - 09.04.2011 tarihleri arasındaki döneme ilişkin davanın reddi gerekeceği-
İptal davasının hukuki niteliği itibariyle dava konusu malın aynına ilişkin olmayıp, şahsi bir dava olduğu, bunun doğal sonucu olarak da dava ve tasarrufa konu mal devir alanın mal varlığından çıkartılarak borçlunun mal varlığına iade edilmeyeceği; sadece alacaklıya malın bedelinden alacağını alma imkanı sağlayacağı- İptal davasının amacının, İİK-277. ve devamı maddelerinde öngörüldüğü gibi borçlunun mevcudunu azaltmaya yönelik tasarruflarını iptal ettirmek olduğu- İİK.nun 283. maddesi hükmüne göre iptal davasının konusu taşınmaz mal olduğu takdirde, davalı 3. şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan bu taşınmazın haciz ve satışı istenebileceği- Aciz nedenine dayalı tasarrufun iptali davasında davalı 3. kişinin aciz belgesine dayanan alacağın gerçekte olmadığını iddia ve ispat edebileceğ, çünkü dava şartlarından birisinin de tasarrufta bulunan kişinin borçlu olması gerektiği- Eğer tasarrufta bulunanın alacaklıya gerçek bir borcu olmadığı iddia ediliyorsa bu durumda tasarruf sahibinin öncelikle borçlu sıfatının çözümlenmesi gerektiği, bu nedenledir ki 3. kişi davalının borcun gerçek olmadığı iddiası ve muvazaanın varlığı yönündeki savunmasının mahkemece incelenmesi gerektiği- Tasarruf iptali davalarında davacının gerçekten alacaklı olmadığına ilişkin 3. kişilerce ileri sürülen savunmanın bu davalarda tartışılamayacağına ilişkin düşüncenin kabulüne olanak bulunmayıp, bu düşüncenin; hukukun temel ilkelerinden olan, iki kişinin 3. kişi aleyhine açık veya zımni biçimde anlaşmasının 3. kişiyi bağlamayacağı prensibine de aykırı olacağı-
Davacı tarafça vasiyetnamenin iptali nedenleri arasında murisin vasiyetnameyi yaptığı tarih itibariyle vasiyetname yapma yetisine sahip olmadığı yönünde iptal nedenine dayanıldığı açık olmakla,mahkemece murisin hukuki işlem ehliyetine haiz olup olmadığı konusunda tüm deliller toplanarak, ehliyetsiz olduğu iddia edilen murise ait doktor raporları, tıbbi belge,film grafilerinin de getirtilmesi suretiyle Adli Tıp Kurumundan rapor alınıp,murisin vasiyetnameyi düzenlediği tarih olan .......... tarihi itibariyle hukuki işlem ehliyetine sahip olup olmadığının tespiti suretiyle hüküm kurulması gerekirken, Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmadan,sadece dinlenen tanık beyanları doğrultusunda değerlendirme yapılması suretiyle hüküm tesisi yoluna gidilmesinin doğru olmadığı-
Mirasbırakanı N.e P.’ın maliki olduğu 755 ada 143 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bölümü mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalılara devrettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tapuya tesciline-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.