Davacı dava dilekçesinde teşvik ikramiyesi talebinde bulunmadığı gibi, teşvik ikramiyesinin, İş Kanununun 14. maddesinin onbirinci fıkrasında yer alan geniş anlamdaki ücret kavramına dahil olmadığı, bu nedenle hükme esas alınan bilirkişi raporunda nazara alınan teşvik ikramiyesinin, kıdem tazminatına esas alınan ücrete ilave edilmesi olanağının bulunmayacağı-
Ziynetlerin kocada kaldığı ispat edilmiş ise, kadının ziynetlerin bedelini talebinin kabul edilmesi gerektiği-
Takibe konu edilen belgeler kambiyo senedi niteliğinde olmayıp yazılı delil başlangıcı sayıldığından ve takipten önce de davacının davalıları temerrüde düşürdüğü kanıtlanamadığından, vade tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin doğru olmadığı gibi, işlemiş faiz talebinin reddi gerekirken, reddedilmemesi bozmayı gerektireceği-
Zamanaşımına uğrayan kambiyo senedine dayanılarak yapılan ilâmsız takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında, zamanaşımına uğrayan senedin yazlı delil başlangıcı sayılacağı, davacının temel ilişkiyi ve bundan doğan alacağının varlığın ve miktarını –tanık dahil her türlü delille– isbat etmesi gerekeceği–
Davacı işçinin "cinsel taciz ve saldırıya uğradığını" ileri sürerek yaptığı şikayet üzerine "kovuşturmaya yer olmadığına" ilişkin karar verilmesinin, davacının kıdem tazminatı talebinin başı başına reddine gerekçe teşkil etmeyeceği- Davalı işverenin, "işyeri soruşturması neticesinde verilen kararın detaylarının taraflar ile paylaşılmayacağının bildirildiği", ayrıca cevap dilekçesinde "davalı işverenin bu yazıyı tebliğ ettikten sonra davacı ve vekili ile bir toplantı düzenlediği ve davetin davalı şirket tarfından yapıldığının da ifade edildiği, feshin davacı işçi tarafından gerçekleştirildiği tarih dikkate alındığında 6 günlük hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği- Yargılama sırasında dava dışı şirkete yazılan müzekkere cevabında; "davacının, davalı şirketteki iş akdini feshetmeden önce iş görüşmesi yapıldığı ve olumlu cevap verildiği" belirtilmemiş olup, mahkemenin bilirkişi raporundaki bu tespite dayanan gerekçesinin soyut bir yorumdan ibaret olduğu- Çalışma hakkı anayasal bir hak olduğundan, davacının ayrıldıktan sonra yeni iş bulmasının, bu hak kapsamında değerlendirilmesi gerektiği- İş akdini bu şekilde fesheden işçinin fesihten önce iş görüşmesi yapması ya da fesihten sonra tekrar çalışmaya başlamasının kötü niyetli davranış olarak görülemeyeceği; ancak işçinin fesihten önce başka bir işveren ile iş sözleşmesi imzalamasının sadakat borcuna aykırılık teşkil edeceği, somut olayda böyle bir durumda söz konusu olmadığından, davacı işçinin iş akdini haklı bir neden olmaksızın feshettiğine dair gerekçelerin yerinde olmadığı- Davacı tanık beyanları, işyeri soruşturma raporu, fesih bildirimi ve doktor raporları birlikte değerlendirildiğinde davacının cinsel taciz nedeni ile iş akdini haklı olarak feshettiğinin kabulü ile kıdem tazminatı talebinin kabulü ile davalı-karşı davacının ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği- Davacının fesih ihtarnamesinde ikramiye alacağını da talep ettiği ve bu alacak yönünden davalı işvereni dava açılmadan önce temerrüde düşürdüğü dikkate alınmaksızın, hüküm altına alınan ikramiye alacağında dava ve ıslah ayrımı gözetilerek faize hükmedilmesinin de hatalı olduğu-
Yağmur suyu dışındaki atık sular kendi kendine su olarak kabul edilemeyeceğinden bir taşınmaz malikinin bu suları taşınmazına kabul etmek zorunda olmadığı-
Erkek tarafından açılan boşanma davasının reddedildiği ve kadının karşı davasının bulunmadığı belirtilerek, davalı kadının istinaf incelemesi talep etmesinde hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle esastan ret kararı verilmiş ise de; eldeki davada varsa erkek aleyhine tespit edilecek ve yüklenecek kusurların, taraflarca sonradan açılacak boşanma davalarına etki edeceği hususu gözetilmeksizin, kadının hukuki yararının bulunmadığı yönündeki değerlendirmenin hatalı görüldüğü-
Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre sadece uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilecek olup, davaya konu olmayan davalı erkeğin emekli ikramiyesi üzerine tedbir konulamayacağı-
Öncelikle çalılık ve makilik vasfı ile tescil harici bırakılan dava konusu yer bakımından orman araştırması yapılmasının zorunlu olduğu, 3116 sayılı Yasa’ya göre orman tahditi yapılıp yapılmadığı ya da 6831 sayılı Yasa hükümleri uyarınca çalışma yapılıp yapılmadığının araştırılmasının zorunlu olduğu, nizalı taşınmazın bulunduğu yerde orman kanunları gereğince bir çalışma yapılmamış ise, o takdirde en eski tarihli memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğraflarından yararlanarak (MAH uygulaması yapılarak) taşınmaz ve çevresinin durumunun belirlenmesinin gerekeceği-
1.1.2002 tarihinden önce yani mal ayrılığı döneminde edinilen mallara ilişkin uyuşmazlığın BK’na göre çözümlenmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.