İştirak halinde mülkiyet konusu bir malın satışının tüm mirasçıların katılımı ile geçerli olacağı -
Zilyetlik maddi olaylardan olup, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/1. maddesi uyarınca yerel bilirkişi ve tanık dahil her türlü delille kanıtlanabileceği-
Mahkemece şahit ve bilirkişi sözlerinin ilmi esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesinin, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlendikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirilme yapılarak karar verilmesinin gerekeceği, eksik incelemeyle karar verilemeyeceği-
Genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve kanunları itibari ile belli bir yeri kapsıyorsa tesbitin o sınır esas alınarak yapılacağı, dava konusu parsellerdeki zilyetlik süresi ve sürdürülüş biçimi ve zilyetliğin ekonomik amaca uygun olup olmadığının, bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı olarak ayrı ayrı sorulup kesin olarak saptanması, teknik bilirkişiye 209 nolu parsel ile kuzeyindeki mer’a olarak sınırlandırılan kısmın meyil derecesini gösterir yandan görünüş krokisi çizdirilmesinin, cebel (Mer’a) in dik ya da dike yakın bir açı ile taşınmazın Kuzey sınırının bitiminden itibaren yükseldiğinin belirlenmesi durumunda tapu kaydının değişmez sınırlı olduğunun, aksi takdirde eylemli duruma ters düşen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemeyeceğinden kayıt miktar fazlasının mer’andan kazanıldığının kabulü gerekeceğinin düşünülmesinin gerekeceği-
Miras payının devrine ilişkin sözleşmede parmak izinin yer alması halinde sözleşmenin parmak basan mirasçı yönünden geçerli olabilmesi için HUMK.297’deki koşulların gerçekleşmiş olması gerekeceği -
İmar ihyaya muhtaç yerlerin emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesini müteakip, kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi suretiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre kazanılmasının mümkün olduğu-
Davacı Hazine vekili, çekişmeli taşınmazın tarımsal amaçla kullanılmayan ham toprak vasıflı, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu iddiasına dayanarak taşınmazın Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece öncelikle tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına konulmalı, bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile öncekilerden farklı bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
HMK mad. 331 ve Avukatlık Ücret Tarifesinin 7. maddesi uyarınca, davanın açılmış sayılması hallinde de yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği-
Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline-
Paftasında gösterildiği tarihten itibaren makul sayılabilen (2 yıl) süre içerisinde açılmış bulunan davalara bakılmasının ve paftasında gösterildiği tarihten geriye doğru kazanmayı sağlayan sürenin nazara alınmasının gerekeceği, tescil konusu yerin tespit dışı bırakıldığı tarihten dava tarihine kadar 3 yıl 9 ay 12 gün geçmiş bulunduğuna göre bu sürenin Dairece benimsenen makul süre olarak kabul edilmesine olanak bulunmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.