Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline-
Paftasında gösterildiği tarihten itibaren makul sayılabilen (2 yıl) süre içerisinde açılmış bulunan davalara bakılmasının ve paftasında gösterildiği tarihten geriye doğru kazanmayı sağlayan sürenin nazara alınmasının gerekeceği, tescil konusu yerin tespit dışı bırakıldığı tarihten dava tarihine kadar 3 yıl 9 ay 12 gün geçmiş bulunduğuna göre bu sürenin Dairece benimsenen makul süre olarak kabul edilmesine olanak bulunmadığı-
20 yıllık zilyetlik süresi dolduktan ve taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkı kazanıldıktan sonra, kadastroya kadar taşınmazın kullanılmamış olmasının, mülkiyet hakkının kazanılmış olmasına engel teşkil etmemesi gerekeceği-
TMK. 712 uyarınca açılan davada mahkemece, dava konusu üzerinde imar-ihya çalışmalarına hangi tarihte başladığını tespit edeceği, ne şekilde taşınmazı imar-ihya ettiğini ve imar-ihya işlemlerini hangi tarihte tamamlandığını sorup belirleyeceği, imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar önceki zilyet M. Dere ile taşınmazı satın alarak zilyet olan davacının zilyetlik sürelerinin iktisap için yeterli olup olmadığı ve 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17.maddesi hükümleri birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vereceği-
Hazine tarafından açılmış yöntemine uygun bir dava olmadan, TMK'nın 713/1. fıkrası çerçevesinde açılan davaya katılan Hazine'nin son mirasçı olarak tescil isteğinin kabulüne karar verilmesinin doğru olmayacağı-
Bir arazinin kullanım süresi, niteliği ve zilyetlik süresini en iyi belirleme yönteminin hava fotoğrafları olduğu, bu hava fotoğraflarının dava konusu taşınmazın tespit gördüğü 1997 tarihinden önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olmasının gerekeceği, bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için 1997 olan tespit tarihine göre, 20-30 yıl öncesine ait (1977-1987) stereoskopik hava fotoğraflarının istenilmesinin ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesinin gerekeceği, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görülebilmesinin, taşınmazın sınırlarının açıkça belirlenebilmesinin ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesinin mümkün olduğu-
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13. maddesinde tespit öncesi itibariyle tapuda kayıtlı olan taşınmazların tespit şeklinin düzenlendiği, dava konusu taşınmaz öncesi itibariyle tapuya kayıtlı bulunan yerlerden olmadığı gibi, davada dayanılan senetler de tespit tarihi ile kesinleşme tarihi arasına tekabül ettiğine göre, KK.nun 13/B-b maddesinin de somut olayda uygulanma kabiliyetinin bulunmadığı-
Taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerinin başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlenmesinin, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyeceği hükmü gözönünde tutularak 26.07.1972 tarihinden sonra davacı adına kadastro yolu ile veya açılan dava sonunda tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin Tapu Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğü’nden, açılmış dava olup olmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup belirlenmesinin ve iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirilme yapılarak karar verilmesinin gerekeceği-
Keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar davacı tarafın zilyetliğinin 40-50 yıl olduğunu ifade ettiklerine, keşif tarihi itibariyle bu tarihin 1957-1967 yıllarına tekabül etmesine, bu tarihten 25.5.1976 intikal tarihine kadar kazanma için gereken 20 yıllık iktisap süresi dolmadığına göre taşınmazın bu maddeye göre kazanılmasının mümkün olmadığı-
Kadastro tespiti sırasında tespit harici bırakılan bir yerin ancak, imar ihya edildikten sonra 20 yılı aşan zilyetlikle 3402 sayılı Yasanın 14 ve 17.maddelerindeki koşulların gerçekleşmesi halinde kazanılabileceği, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17.maddesinde yer alan koşullarından birisinin de taşınmazın il ve ilçe imar planları kapsamında olmaması gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.