İcrada işlemde bulunan alacaklı vekilinin -en geç bu tarihte- "gerçeğe aykırı beyanda bulunma" suçunun işlenmiş olduğunu öğrenmiş sayılacağı–
Duruşmanın başka bir güne bırakılmasını talep etmeksizin "duruşmaya gelmeyeceğini" bildirerek "yokluğunda karar verilmesini" isteyen şikayetçi vekilinin şikayet hakkının düşürülmesi gerekeceği–
İİK’nun 345/a maddesindeki suçun oluşabilmesi için aynı yasanın 179 ve 6762 sayılı TTK.’nun 324. (yeni 6102 sayılı TTK.’nun 376.) maddesinde öngörülen koşullarda şirketin aktif ve pasif durumunun belirlenerek sonucuna göre ‘şirketin iflasının istenmesi koşullarının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiğinden, öncelikle borçlu şirkete ait ticari defterler, bilançolar ve banka hesapları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, şikayet tarihi itibariyle şirketin iflasının istenmesinin gerekip gerekmediği saptanıp sonucuna göre hukuki durumun takdiri gerekeceği-
Şikayetçinin gelmemesi nedeniyle "şikayet hakkının düşürülmesine" karar verildikten sonra, aynı suçtan dolayı yeniden şikayette bulunulamayacağı–
Şikayetçi -alacaklının davayı takip etmemesi halinde "davanın düşürülmesine" değil "şikayet hakkının düşürülmesine" karar verilmesi gerekeceği–
İİK'nın 89/4 üncü maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasında, tarafların göstereceği deliller, ticari defterler ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, ihbarnamenin tebliğ tarihi itibariyle, borçlunun, üçüncü kişiden istenebilir, kesin nitelikte bir alacağının mevcut olup olmadığı genel hükümler çerçevesinde belirlenir, diğer bir ifade ile anılan maddeye göre tazminata hükmedilebilmesi için, borçlunun, haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliği tarihi itibariyle, üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş, İİK’nun 89/1 inci maddesi kapsamında haczedilebilecek muaccel bir alacağının bulunmasının zorunlu olduğu- Üçüncü kişi şirketin, asıl borçlu şirkete, haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle kesinleşmiş ve muaccel bir borcunun bulunup bulunmadığının tespiti için her iki tarafa ait tüm ticari defter ve belgeler ile 2016 yılına ait ticari defterlerle birlikte banka hesapları ile asıl borçlu ile üçüncü şahıs arasında düzenlenen sözleşme hükümleri de dikkate alınarak, (her iki şirketin 2016 yılına ait defter kayıtlarını oluşturan defter ve belgelerin, Fatura, Çek, Hakediş, Teminat Mektubu, Avansla ödemeleri, Banka dekontları vb. evrakların) üzerinde karşılaştırmalı olarak bilirkişi incelemesi yaptırılıp, 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle borçlunun üçüncü şahıs şirketten kesinleşmiş ve muaccel bir alacağının olup olmadığının net olarak tespit edilerek sonucuna göre hukuki durumun tayin ve takdiri yerine, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Sanığın üzerine atılı “ticareti usulüne aykırı terk etmek” suçunun takibi şikayete bağlı olduğu- Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün yazısı ile borçlu şirketin 27.10.2014 tarihi itibariyle re'sen terk işleminin yapıldığının bildirildiği ve şikayetçi vekilinin İİK'nın 347. maddesinde düzenlenen fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıllık süreler geçtikten sonra 25.02.2016 tarihinde şikayette bulunması nedeniyle sanık hakkında şikayet hakkının düşürülmesi gerektiği-
İİK.’nın 337/a maddesinde düzenlenmiş bulunan “ticareti terk suçu”nun ticaret şirketi temsilcileri tarafından işlenemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.