20 yıllık zilyetlik süresi dolduktan ve taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkı kazanıldıktan sonra, kadastroya kadar taşınmazın kullanılmamış olmasının, mülkiyet hakkının kazanılmış olmasına engel teşkil etmemesi gerekeceği-
Davacı dava konusu taşınmazı davalıların murisin eşinden satın aldığını iddia etmesi nedeniyle, zilyetlik koşullarının bu kişiye göre değerlendirilmesi gerektiği- Dava konusu taşınmazda davalıların murisi dışındaki paydaşlar davaya taraf kılınmadan, ilgili merciden ifrazın mümkün olup olmadığı sorulmadan ve 5473 sayılı Kanunun kamu düzenine ilişkin emredici hükümleri gözetilmeden karar verilmesinin hatalı olduğu-
Kadastro tespitine itiraza-
Uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümünün 1975 yılında yapılan tapulama çalışmalarında "dere yatağı" olarak tespit dışı bırakıldığı bir yerin zilyetlikle edinilebilmesi için 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17.maddesinde belirtilen diğer koşulların yanı sıra taşınmazın nitelik itibariyle de kazanıma elverişli yerlerden olması gerekeceği-
Tescil davasında, dava tarihinden geriye doğru 20-25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları uzman bilirkişiler aracılığıyla uygulanarak taşınmazın niteliğinin belirlenmesi gerekeceği-
Davacıların ayrı ayrı parsel sahibi oldukları, aralarında mecburi ya da ihtiyari dava arkadaşlığının olmadığı, kaldı ki TMK.’nun 713/1 ve 3402 sayılı Yasa’nın 14. Maddesine dayalı tescil davalarında, yargılama giderlerinin yasal hasım olan davalılara yükletilemeyeceği mahkemece davalıların yargılama giderleri ile sorumlu tutulmasının yanlış olduğu-
Uyuşmazlık, TMK’nın 713/1. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir... Davaya konu taşınmazın hangi nedenle tescil harici bırakıldığı araştırılmamış; imar planı kapsamında bulunup bulunmadığı ilgili Belediye Başkanlıklarından sorulmamış; ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazın niteliği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi yönünden ayrıntılı rapor alınmamış; zira yine söz konusu hususların tespiti amacıyla yöntemine uygun şekilde hava fotoğrafı incelemesi yaptırılmamış; dosya arasında yer alan soyut içerikli ve zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda açıklama içermeyen, yalnızca dava konusu taşınmazı değerini belirtilmekle yetinilen bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Ana parselden ayrılan ve parselle herhangi bir bağı kalmayan taşınmaz bölümlerinin aynı ada ve parselle işlem görmeleri olanaklı bulunmadığından, böyle durumlarda kabulüne karar verilen taşınmaz bölümünün, aynı adanın son parsel numarasıyla davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan bir parça kısmın ise, aynı ada ve parsel numarası ile kayıt maliki üzerinde bırakılmasına, şayet tesciline karar verilen taşınmaz ana parselin ikiden fazla parçaya bölünmesine neden oluyorsa, bu taktirde kayıt maliki üzerinde kalan diğer parça içinde aynı adanın son parseliyle kayıt maliki adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerekeceği-
20. HD. 18.09.2019 T. E: 2016/14771, K: 4961-
Orman kadastrosuna ve kadastro tespitine itiraza-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.