Müdahalenin önlenmesi isteği, taşınmazın hak sahipliğinin tespiti yönünde bir karar verilmesini gerektirdiğinden, ortaklığın giderilmesi davası sonucunda dava konusu taşınmazın mülkiyetinin tespiti yoluna gidildiğinden ve anılan o dava mevcut davayı doğrudan etkiler nitelikte bulunduğundan, ortaklığın giderilmesi davasının bekletici mesele yapılması gerekeceği-
Velayeti anneye bırakılan müşterek çocuğun baba yanında yatıya kalacak şekilde, babanın çalışma gün ve saatleri de dikkate alınarak kişisel ilişki tesis edilmesi gerekeceği-
Kim olduğu veya uzun süreden beri nerede oturduğu bilinmiyorsa veya ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun bulunuyorsa ya da küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yeterince yerine getirmiyorsa ana ve babanın rızasının aranmayacağı-
Adli yardım talebi kanun yollarına başvuru sırasında Yargıtaya da yapılabileceği ve duruşma yapmaksızın talep hakkında karar verilebileceği- 2828 sayılı Kanuna göre alınmış olan korunma kararının kaldırılmasına ilişkin davada görevli mahkeme- Korunma kararının kaldırılmasına yönelik davanın hakkında korunma kararı alınmış olan çocuğa, çocuk ergin değilse yasal temsilcisine (veli veya vasisine) yöneltilmesi gerektiği-
Yasal önalım hakkının kullanılması için öngörülen üç aylık hak düşürücü süre, satışın, alıcı veya satıcı tarafından önalım hakkı sahibine noter aracılığıyla bildirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar ve önalım hakkı sahibinin satışı kesin olarak başka bir şekilde öğrenmiş olması sürenin işlemesine yol açmaz, bu haktan feragatin de geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlı olup bu şekilde bildirim yapılmayan hak sahibinin iki yıl içinde açtığı dava süresinde olduğu ve davacının dava yoluyla yasal önalım hakkını kullandığı-
Türk Medeni Kanunu'nun 352. maddesi gereğince "anne ve baba velayetleri devam ettiği sürece çocuğun mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlü olduğu" - Türk Medeni Kanunu'nun 360. madde gereğince "Ana ve baba çocuğun mallarını yönetmekte her ne sebeple olursa olsun yeterince özen göstermezlerse hakim, malların korunması için uygun önlemleri alacağı -
Hazine adına kayıtlı olup 40 yılı aşkın bir süreden beri murislerinin kullanımında olan davacılara kaldığını ve davacıların zilyetliğinde olduğu söylenen taşınmaz üzerinde bulunduğu belirtilen naylon seraların, mahkemece emsal olarak kabul edilen ve hükme dayanak yapılan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2009/8-518 Esas 2009/573 Karar sayılı ilamında kişisel hakka konu olduğu belirtilen ''sabit ve hafif nitelikte olmayan yapı'' olarak kabulü mümkün olmadığından davacının ne ayni ne de kişisel hakkı söz konusu olmadığına göre, uyuşmazlığın zilyetliğin korunmasına yönelik TMK'nun 981 vd. maddeleri hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği, zilyetliğin korunmasına ilişkin davalarda da görevin; sulh hukuk mahkemesine ait olduğu-
Dava konusu taşınmaz bölümünün ve üzerindeki gecekonduların davacılar ve davalı tarafından herkesin kendine ait yeri tasarruf ettiklerinin mahkemenin de kabulünde olduğu, davanın, zilyetliğin korunması niteliğinde olduğundan zilyetliğin niteliğinin belirlenememiş olması davanın reddine gerekçe olamayacağı, tüm bu açıklamalar dikkate alındığında davanın kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Alacağa esas icra takibinin ... tanzim tarihli senede istinaden başlatıldığı ve takibin kesinleştiği, tasarrufun ise ... tarihinde yapıldığı, borcun doğum tarihinin tasarruftan önce olduğu, davanın da ... günü yani İİK 284 maddede öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davalılar arasında yapılan taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla ve ızrar kastıyla yapıldığının ileri sürüldüğü görülmekle, mahkemece gerek bu iddialar gerekse diğer özel dava şartlarına ilişkin koşulların bulunup bulunmadığı hususu araştırılarak sonuçlandırılmasına kadar geçecek sürede satışa konu taşınmaz üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesinde ve yaklaşık ispat koşulunun mevcut olması gerekçe gösterilerek uygun oranda teminat alınmak suretiyle talebin kabul edilmesinde, daha sonra da ihtiyati haciz kararına yönelik itirazın reddedilmesinde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı-
İcra takiplerin henüz kesinleşmediği, itirazın iptali ve takibin iptali davalarının derdest olduğu ve bu dosyaların tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapıldığı, (dava konusu gayrimenkulün tasarruf tarihindeki değerinin 180.259,00 TL olduğu) uyuşmazlıkta, dava konusu gayrimenkulün kaydına, dava değerinin %10'u üzerinden alınan teminata istinaden ihtiyati haciz konulması üzerine, davalı üçüncü kişi dava değeri olarak gösterilen 20.000,00 TL'yi mahkeme veznesine depo ederek "ihtiyati haczin kaldırılmasına" karar verilmesini talep etmişse de, davacı tarafından ıslah dilekçesi sunularak dava değeri arttırılmamış olsa da, tasarrufun iptali davalarında dava değerinin belirlenmesi için sürecin beklenmesi gerektiğinden, "ihtiyati haczin kaldırılmasının" hatalı olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.