Alacaklı hazine vekilinin talebi, 6183 s. K.'un 79. maddesi gereğince gönderilen haciz bildirisine itiraz niteliğindeki cevabının gerçeğe aykırı olması nedeniyle üçüncü kişinin tazminata mahkum edilmesi ve İİK'nun 338. maddesi uyarınca cezalandırılmasına yönelik olup, davanın genel mahkemelerde görülmesinin gerekeceği-
Uyuşmazlık, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
Bilirkişi tarafından aynı imza tespiti konusunda çelişik iki bildirim yapılması durumunda,yeniden ve uzman bilirkişilerden oluşacak kuruldan rapor alınması ve çelişkinin giderilmesi ile karar verilmesi gerekeceği-
BK. 53. maddesine (şimdi; TBK. mad. 74) göre her ne kadar ceza mahkemesinin beraat kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de tesbit edilen maddi olguların hukuk hakimini bağlayacağı, hal böyle olunca mahkemece davacı şirket yetkilileri hakkında açılan ceza davasının sonucunun beklenerek hasıl olacak duruma göre hüküm kurulması gerekeceği-
İcra dairesinde işlem yapacak vekilin ise avukat sıfatını taşımasının zorunlu olduğu- Geçersiz itiraza sonradan icazet verilebileceğinden söz edilemeyeceği-
Gerçek bir alacağı bulunan alacaklıya borçlunun bir başkasından olan para alacağını temlik etmesinin ticari örfe dayalı geçerli bir ödeme aracı olduğu, temlik işleminin iptali için açılan davada, temlik alanın, bu temliki gerektirir nitelikte ve boyutta borçludan alacağının olup olmadığının tespiti gerektiği-
Davacı alacağının dayanağı olarak taraflar arasında imzalanan sözleşmeyi göstermiştir. Ancak davalı “bu sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olmadığını ve taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını” ileri sürmüştür. Bu durumda sözleşmede kararlaştırılan yetki kuralının, takip hukuku ve dava açısından ayrıca vade farkı talebinin geçerliliği yönünden öncelikle sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığı ve davalıyı bağlayıcılığı üzerinde durulmadan, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Şikâyet dilekçesinde şirket yetkilisi sanığın isminin belirtilmemesi hâlinde, sanığın mahkemece araştırılmasına yasal imkân bulunmadığından, İİK'nun 345. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Konkordato talep eden borçlu şirketlerin yetkili temsilcisinin yargılama sırasında mahkemeye çağrılarak dinlenmediği, kanunun amir hükmünün yerine getirilmediğinin dosya kapsamından anlaşılmadığı- Mahkemece, İİK’nın 292.maddesi uyarınca borçlu vekilinin duruşmaya çağrılıp dinlendiği belirtilmiş ise de kanunun düzenlenme amacının borçlu asilin dinlenmesi olduğu dikkate alındığında, borçlu vekiline tebligat çıkarılması ve dinlenmesinin geçerli olmadığı bu nedenle konkordato talep eden borçlu şirketlerin yetkilisinin mahkemeye çağrılarak dinlenmeden yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.