Sanık şirket hakkında İİK.’nun 345/a maddesinde düzenlenmiş olan suçtan dolayı birden fazla davanın bulunduğunun anlaşılması halinde mükerrer cezalandırmaya neden olunmaması için bu dava birleştirilerek yargılama yapılması gerekeceği-
Ticari vekilin özel yetki verilmedikçe kambiyo taahhütlerinde bulunamayacağı, ticari mümessilin bu tür işlemleri yapma yetkisinin olduğu,limited şirketlerde ticari mümessil tayin etmeye genel kurul yetkili olup, ticari mümessilin ise ticari vekil atayabileceği, borçlu şirketin ticari mümessili tarafından ticari vekil olarak atanan kimsenin vekaletnamesinde şirket adına kambiyo senedi tanzim yetkisi verilmiş olmadığından, ticari vekil tarafından imzalanan senet nedeniyle şirketin sorumluluğu cihetine gidilemeyeceği-Ticari mümessilin temsil yetkisinin ticaret siciline tescili gerekirken; ticari vekilin temsil yetkisinin sicile tescil edilemeyeceği-
Ticaret sicil kayıtlarına göre, ödeme emrinin tebliğ alan kişi borçlu şirketin yetkili temsilcisi olmayıp, kendisine verilen vekaletnamede şirket adına tebligat alma yetkisi de verilmemiş olduğundan, tebligat işleminin şirket temsilcisine yapılmamış olması sebebiyle usulsüz olduğu ve mahkemece, borçlunun şikayetinin kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin borçlunun bildirdiği öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Tebliğ işlemi sırasında şirket yetkilisinin adreste bulunmama nedeni araştırılmaksızın ve yetkili kişi yok ise bu husus tebliğ evrakına şerh edilmeksizin evrakı almaya yetkili olup olmadığı belirlenmeyen çalışana yapılan tebliğin Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 21. maddesi hükümlerine aykırı olup usulsüz olduğu-
Her ne kadar davacı üçüncü kişi defterlerinde borçlu şirketin İspanya’dan ithal ettiği, gümrük belgeleri ile sabit olan menkulleri dava dışı şirkete sattığı tespit edilmiş ise de, aynı zamanda dosya kapsamındaki belgelerden davacı şirketin de davalı borçlu şirketten doğrudan mal alımı yaptığının da anlaşıldığı, dava dışı şirket., davacı şirket ve davalı borçlu şirket arasındaki ticari ilişkinin tespit edilebilmesi ve tarafların iddiaları hakkında somut ve açık değerlendirme yapılabilmesi için tarafların tüm delilleri toplanarak davalı borçlunun defterleri de incelenmesi gerekirken sadece üçüncü kişi defterleri üzerinde yapılan inceleme ile hüküm kurulmasının yeterli olmadığı-
%5 fazlalığa tabi alacaklarda, davacının gecikmeden dolayı uğradığı zarar dava tarihine kadar hesaplanıp hüküm altına alınmış olmakla bu alacaklar için dava tarihinden önceki bir tarih olan 1.2.2001 temerrüt tarihine dönülerek faiz yürütülmesi olanağının bulunmadığı- Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 24.12.1973 gün ve 1973/4 E, 1973/6 K. sayılı kararında “yüzde beş fazla ödemeye tabi işçilik alacaklarının uzun süre talep edilmemiş olması durumunda gazetecinin bu durumundan yararlanmasının iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağı” vurgulanmış olup dava fesih tarihinden yaklaşık 4,5 ay sonra açılmış, davacı fesihten sonra beklemekle talep ettiği %5 fazla ödeme alacağının artmasına neden olduğundan somut olayın özelliği ve 24.12.1973 gün, 1973/4 E, 1973/6 K. sayılı içtihadı Birleştirme kararı dikkate alınarak daha yüksek oranda bir indirim yapılmasının gerekeceği-
Takip borçlusuna yapılan tebligatın, yetkilisi olduğu borçlu şirketin de takipten haberdar olduğu anlamına gelmeyeceği- Şirket adına çıkan tebligatı, bizzat şirket yetkilisi almış olsa da, aynı takibin borçluları olmaları nedeni ile husumet iddiasının ileri sürülebileceği- Ticaret siciline bildirilen adrese Teb. K. mad. 35 gereğince tebligat yapılabilmesi için söz konusu adrese öncelikle normal usullere göre tebligat çıkartılıp bilâ tebliğ dönmesi halinde 35. maddedeki tebliğ prosedürünün işletilmesi gerektiği Borçlunun usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin kabulü ile, tebliğ tarihinin borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine ve icra dosyasına süresinde yapılan itiraz uyarınca takip kesinleşmeden konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
7201 Sayılı Tebligat Kanununun 32.maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminde haberdar olmuş ise geçerli sayılacağı; muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Davacı adına tescilli “Konfor” markasına yapılan tecavüzün tespiti ve men'i istemi-
Muvazaaya dayalı davalarda, davacının icra takibine geçmesine ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı- TBK.m. 19'a dayalı tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için, davacının alacağının gerçek olması, iptali istenen tasarrufun, takip konusu borçtan sonra yapılmış olması gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.