11. HD. 22.09.2022 T. E: 2021/3197, K: 6190
Davalı anonim şirket hakkında açıldığı beyan edilen iflas talebine ilişkin dava dosyasının celbi ile ticaret sicil memurluğundan da sorulmak suretiyle davalı anonim şirketin hükmi şahsiyetinin devam edip edilmediğinin tespiti ile eğer tebligat tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmamış ve sıralı kişilere yapılmışsa, bunun nedenlerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılması suretiyle bu kişilere dava dilekçesi, karar ve bozma ilamı yöntemince tebliğ edilmeli ve taraf teşkilinin sağlanmasının gerekeceği-
Tapuda kayıtlı taşınmazların, Medeni Yasa'nın 713. maddesi hükmüne göre zilyetlik nedenine dayalı olarak tescili mümkün olmadığı gibi, davacı şirketin 1984 yılında çekişmeli yere şantiye binası ve müştemilatını yapması, keşif günü itibariyle terk edilmiş olsa da halen bu tesislerin zeminde bulunması, taşınmaza toprak çekip dolgu yapma faaliyeti imar ve ihya faaliyeti, üzerine depo, yatakhane ve yemekhane gibi binalar yapmak suretiyle kullanılması ise taşınmazın ekonomik amacına uygun zilyetlik olarak kabul edilemeyeceği; parselin dava konusu edilen bölümünün Hazine'den; satın alınması için davacı şirket yetkilisinin yaptığı başvuru, davacı şirket tarafından taşınmaz mülkiyetinin Hazine'ye ait olduğu ve taşınmazın malik sıfatıyla zilyet edilmediğinin kabulü anlamına geleceğinden davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Kira bedelinin tespiti davalarında kira bedelinin brüt olarak tespitine karar verileceği, hüküm fıkrasında kira bedelinin net veya brüt şeklinde belirtilmemesi halinde, brüt olarak tespit edildiğinin kabul edileceği- Kiralananın tahliye tarihinin taşınmazın anahtarlarının ilgili icra dairesine teslim tarihi olduğu-
İİK.'nun 170/3. maddesi nazara alındığında ancak imza incelemesi yapılması halinde tazminat ve para cezası verilebileceğinden, rapor tanziminden önce gerçekleşen kabul beyanı karşısında imza incelemesi yapılmasına gerek olmayıp alacaklı aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu, o halde Bölge Adliye Mahkemesince; HMK’nın 353/1-b-2 ve 356. maddeleri gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararının bahsi geçen husus yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken, bu hususta karar verilmediği anlaşılmış olmakla, İlk Derece Mahkemesi kararının belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
12. HD. 10.10.2019 T. E: 3876, K: 14582-
İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, dosyanın infaz edilmesi nedeni ile dosyadaki tüm hacizlerin fekkine karar verilip haciz ortadan kalktığına göre, davanın konusuz kaldığı dikkate alınmadan işin esasına yönelik yazılı biçimde karar verilmesinin isabetli olmadığı, mahkemece yapılması gereken işin, davanın reddi yerine konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar vererek, maktu karar ve ilam harcı ile dava değeri üzerinden hesaplanacak nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesinden ibaret olduğu- Mahkemece davalı üçüncü kişi şirket vekilinin mahcuzlara ilişkin olarak sunduğu faturaların defterlerinde kayıtlı olup olmadığı (açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması göz önünde bulundurularak), faturaların gerçekliği, bunların mahcuzlara uygunluğuna ilişkin mali müşavir bilirkişiden Yargıtay denetimine elverişli rapor hazırlaması istenerek, bu doğrultuda elde edilen bilgilerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Konkordato- Borca batıklık bilançosu- Marka değerinin tespitine yönelik yapılan hesaplama-
Davalı alacaklı vekilinin duruşma sırasında dosya borcunu asıl borçludan tahsil ettiğini haczin kaldırıldığı, dosyanın konusuz kaldığını beyan etmesine rağmen bu hususun araştırılmadığı öncelikle bu konu araştırılarak ödeme nedeniyle haczin kaldırıldığının anlaşılması halinde yargılama giderinin, bu arada avukatlık ücretinin alacak miktarı ile haczedilen taşınır malın değerinden hangisi az ise onun üzerinden nispi olarak, davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmek üzere konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği-
Üçüncü kişi vekili "tarafından satış günü ihaleye bir kaç dakika kala tedbir kararı ile birlikte daha önce satış dosyasına sunulmamış olan bu tedbir kararının tapu kaydına işlendiğine dair resmî yazı örneğinin satış mahallinde satış memuruna ibraz edilerek satışın durdurulması" talep edilmesi üzerine, satış memurunun "bu kararın önceki kararla aynı nitelikte olduğundan satışa engel olmayacağını" sözlü olarak açıklayıp satış işlemine başlamasından sonra ve teminat yatırarak pey sürmek üzere satış mahallinde bulunan bir şirket yetkilisinin ihtiyatî tedbir kararı ve bu kararın tapuya şerhine ilişkin tapu müdürlüğünün işleminden ihale saatinde haberdar olunca bu nedenle ihaleye pey sürmediği uyuşmazlıkta, ihaleye konu taşınmazın tapu kaydına konulan ihtiyatî tedbir kararı satışı engelleyecek nitelikte değilse de, ihale için salonda bulunan ve pey sürmekten vazgeçen şirket yetkilisinin ihtiyatî tedbirin cebri ihaleyi engelleyici nitelikte olup olmadığına ilişkin bir bilgiye sahip olmadığı- İhale öncesinde yaşanan bu süreç talep ve talibi azaltıcı nitelikte olup, bu şekilde ihaleye fesat karıştırıldığının kabulü gerektiği- "Anılan yetkilisinin ihaleden önce dosyadan haberdar olduğu, ihalenin yapılmasına engel oluşturmadığı anlaşılan tedbir kararının varlığını da bildiği, ihale öncesinde oraya gelen bir kişinin ilgisiz, dosya kapsamına uymayan, ihalenin sürdürülmesine engel oluşturmayan beyanlarının talebi ve talibi azaltıcı etkisi olduğundan söz edilebilmesi için bunu ortaya koyan somut vakıaların ortaya konulması gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.