Müşterek mülkiyet konusu taşınmazlarda paydaşların yararlandıkları bir kısım varsa, paydaşın paydaş aleyhine elatmanın önlenmesi da-vası açamayacağı, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın, «taksim» veya «ortaklığın satış suretiyle giderilmesi» davası açması gerekeceği–
Davacıların kazada hayatını kaybeden araç işleteninin desteğinden yoksun kaldıklarının kabulü halinde davalı sigorta şirketi karşısında 3. kişi olarak tazminat talebinde bulunabilecekleri-
Tedbiren el koyma kararı verildiği, bu aşamada hesapta paranın mevcut olması ve kararın infaz edilmiş olması durumunda, sulh ceza mahkemesinin ödeme kararı doğrultusunda davacıya ödeme yapılması gerektiği hususu mahkemece dikkate alınmamış olup, hesapta para mevcut bulunup el koyma kararı infaz edilmişse ve davalı banka tarafından bundan sonra hukuka aykırı olarak ödeme yapılmışsa, paranın davacıya iade edilmesi gerektiği- El koyma kararının infaz edilip edilmediği, bu aşamada hesapta para bulunup bulunmadığı incelemeler yapılarak ve buna rağmen davalı banka tarafından davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı hususu değerlendirilerek aksız fiilden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu "Savcılarla davalaşan, hakimlerden şamar yiyen bilgisiz bakan: Prof. Dr. ................." başlıklı yayının tarihi ve içeriği ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları tüm dosya kapsamıyla birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olmayıp, uygun olduğu- Davalı yayın tarihinde ............... Gazetesinin yazı işleri müdürü olduğundan kendisine husumet yöneltilebileceği-
Harici satış sözleşmesinin tarafı olmayan kikşinin bu alım-satımdan doğan paradan sorumlu olmaması gerekeceği-
Uyuşmazlık, taraflar arasında geçerli ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir...
Davacılar desteğinin ölümü nedeni ile Borçlar Kanunu'nun 45. maddesi (6098 sayılı BK m. 53) gereğince destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemi-
Davacının sahte vekaletnameye dayalı olarak satın aldığı taşınmazın, sonradan yolsuz tescil nedeniyle tapu kayıtlarının iptal edilerek asıl maliki adına tescil edilmesi nedeniyle uğradığı zararın vekaletname düzenlenmesi ile bu sahte vekaletnamenin tapuda yapılan tescil işlemine dayanak olarak alınmasıyla ortaya çıktığı, bu durumda, davacının zararı ile tapuda yapılan işlem arasında uygun illiyet bağının kesildiğin söz edilemeyeceği gibi vekaletnamede kullanılan asıl malike ait olduğu belirtilen sahte nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetinin bulunmaması nedeniyle de davalı noter vekilinin kendisinden beklenen dikkat ve özeni gösterdiğinden bahsedilemeyeceği, davacının zararı, sahte vekaletname ve tapu idaresinde yapılan işlemden kaynaklandığından kusursuz sorumluluk ilkelerine göre zararın tazminine ilişkin koşulların oluştuğu ve tazminat miktarının yöntemince belirlendiği anlaşıldığından, Hazine ve Noter vekili aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.