Taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığından, davalı şirketlerin ve yetkililerinin, primli pay senedi çıkarma yetkisi olmaksızın, nominal değerin üzerindeki bedel üzerinden "hisse devir ve kabul sözleşmesi" adlı belge ile yüksek kâr vaadi ve istenildiği zaman para iadesi vaadi ile şeklen ortak görünen gerçek kişilerin iradesini fesada uğratma yönündeki haksız eylemlerinden ötürü, davacının zararından davalı şirketlerin haksız fiil hükümleri çerçevesinde sorumlu olduğu- Dava dilekçesinde yabancı para cinsinden ödenmesini talep ettiği tutara tahsil tarihinden itibaren faiz talebinde bulunmuş ise de, bozma ilamından önceki dosya ile yapılan yargılamada dava tarihinden itibaren faize hükmedildiği, davacı tarafından bu hususun temyiz edilmediği ve bu durumun davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğundan bu sebeple kabul edilen tutara dava tarihinden itibaren faize hükmedildiği- 7194 sayılı Kanun’a eklenen geçici 4. maddesinde belirtilen "pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar" ibaresi dikkate alındığında SPK yazı cevabından davalı şirketlerin pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan halka açık ortaklık statüsünde olduğu, ancak söz konusu şirketlerin paylarının borsada işlem görmediği, davalı şirketlerin bu kanun kapsamına girmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında belirtilen (davacıların açtığı tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiği) tarihin, sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği tarih olduğu, bu nedenle; mahkemece verilen ilk kararın, davacıların murisi tarafından ödenen bedellerin bu tarih itibariyle ulaştığı güncel değerin tahsiline hükmedilmesi gerektiğinden bahisle bozulduğu- Mahkemece; geçersiz taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca ödenen bedellerin, bilirkişi tarafından bu tarih itibariyle ulaştığı belirlenen değerinin davalılardan tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Somut olayda taşınmazın sadece asıl borçlunun sorumluluğunun teminatı için ipotek verildiği dikkate alınarak, kefil yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesinin koşullarının bulunup bulunmadığı değerlendirilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Tazminat davasında, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT dikkate alınarak kendisini vekille temsil ettiren adı geçen davalılar yararına reddedilen miktar üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu hususun gözden kaçırılması maktü vekalet ücreti hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Hile ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteği-
Ceza dosyasında alınan rapordaki kusur durumu ile rücu davasındaki kusur oranları arasında çelişki olduğu ve bu çelişki giderilmeden ve tarafların kusur oranları net olarak belirlenmeden eksik inceleme ile karar verildiği anlaşıldığından, mahkemece, İstanbul Teknik Üniversitesi ya da Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek kusur konularında uzman bilirkişi heyetinden tüm dosya kapsamı ile oluş şekline göre tarafların olaydaki kusur oranlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti ve meydana gelebilecek çelişkilerin giderilmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık ek rapor alınması, ondan sonra davacı taraf vekilinin ................. tarihli celsede hesap bilirkişi raporuna bir itirazlarının olmadığı beyanı dikkate alınıp usuli kazanılmış hak gözetilerek hesap raporu aldırılması ile varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemi-
Haksız eylem nedeni ile tazminat istemi-
Hukuki ilişkinin davalılar tarafından inkâr edilmiş olması halinde, davacının tek taraflı düzenleyip davalılara gönderdiği faturanın tek başına davayı ispat için yeterli olmadığı–
Taraflar arasındaki ’itirazın iptali’ davasında mahkemece, kefaletnamedeki imzanın davalıya ait olduğunun kabul edilmesi karşısında, taahhütnamenin boş olarak doldurulduğu savunmasının dinlenemeyeceği, ne var ki senetlerde kefilin imzasının bulunmaması nedeniyle takip tarihine kadar işlemiş faizden sorumlu olmayacağına yönelik kararında; yargılama aşamasında herhangi bir bilirkişi görüşüne başvurulmaması, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamayacağından, tarafların gösterdikleri deliller toplanıp, konusunda uzman bilirkişilerden Yargıtay denetimine uygun rapor alınarak, davalı savunması değerlendirilmeli, kefalet sözleşmesinin kuruluşu sırasında kefilin sorumluluk limitinin gösterilmesinin sözleşmenin geçerlilik şartı olduğu gözetilerek, dava konusu kefalet sözleşmesindeki limit ile ilgili bölümün farklı kalemlerle sonradan yazılıp yazılmadığı aydınlığa kavuşturulduktan sonra oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.