Taraflar arasındaki asıl ve birleşen tazminat davaları-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemi-
Davalı kuruma, birleştirilen dosyadaki dava dilekçesi ve cevap süresi uzatım kararı ve bozma sonrası verilen gerekçeli karar dışında herhangi bir tebligat çıkarılmadığı, hal böyle iken, davalı kurumun haberi olmaksızın yargılama sonlandırılarak savunma hakkının kısıtlanmasının doğru olmadığı- Tarafların iddia ve savunmalarının neden ibaret olduğu, ihtilaflı hususlar, hukuki uyuşmazlık, delillerin ne şekilde değerlendirildiği, birleşen davalı SGK ve asıl davalılar sürücü ve işleten bakımından davanın neden kabul edildiği, asıl davalı ... bakımından davanın neden reddedildiği açık olmadığından, bu hususun bozma nedeni olduğu-
Davalının borçlunun kardeşi olması, takibin başlamasına müteakip borçlu tarafından tüm sürelerden feragat edilerek, kesinleştirilmesi, maaş haczinden başka işlem yapılmamış olması olguları karşısında davalıların haksız oldukları sabit olduğundan, yargılama sırasında borcun ödendiğinden konusuz kalan davada yargılama giderinin davalılar aleyhine hükmedilmesi gerekeceği-
Tazminat davası-
17. HD. 10.10.2019 T. E: 2017/1601, K: 9200-
Krediye bağlı işyeri sigorta poliçesi nedeniyle tazminat istemi- İhtiyari nitelikteki işyeri sigortası poliçesinin ilk prim taksidinin riziko tarihinden önce ödenmediği, davalı banka nezdinde prim ödemesi için yeterli mevcudun bulunduğu, davalı bankanın, aylık toplam 249,00 TL prim ödemesi için gerekli tutarın dosya kapsamındaki evraklardan anlaşıldığı üzere banka uhdesinde mevcut olduğu davalı Bankanın bunu prim ödemesi için kullanmadığı, sigortalı davacıya Yönetmelik hükümleri gereği bilgi vermesi zorunlu olduğundan ve bu bilgilendirmenin yapıldığı da ispat edilmediğinden, kusurlu olduğu- Davacı sigortalının da, ihtiyari nitelikteki işyeri sigorta poliçesinin priminin yatırılıp yatırılmadığı konusunda kendisine düşen özen yükümlülüğünü yerine getirmeyişi nedeniyle müterafik kusuru olduğu-
İşyerinin devri ile birlikte istihdam, organik bağ, tüzel kişilik perdesinin aralanması kavramları birbirinden tamamen farklı kavramlar olduğu, işyeri devrinde devredenin devralanla müteselsilen sorumluluğu belirli bir süre ve belirli alacaklar ile sınırlı iken, birlikte istihdamın varlığı hâlinde işverenlerin işçiye karşı ayrı ayrı müteselsilen sorumlu olduğu- Davalıların ortaklarının aynı olması veya adreslerinin aynı olması gibi unsurların işyeri devrinin kabulü için gerekli unsurlar olmadığı- Davalı Anonim Şirketi vekili "davacının kendi işçileri olmadığını, diğer davalıdan demirbaş ve hastane adı alımına yönelik sözleşme yapıldığını ve işyeri devri bulunmadığını" savunmuş ve mahkemece hastane ruhsatının devredildiği gerekçesiyle davalıların birlikte sorumluluğuna dair hüküm kurulmuşsa da, işyeri devrinin temel ölçütünün ekonomik birliğin kimliğinin korunması olduğu- Ekonomik birliğin, salt bir faaliyet olmayıp, birliğin kimliğinin, personeli, yönetim kadrosu, iş organizasyonu, üretim yöntemleri ve gerektiğinde kullanılan işyeri araçlarından oluşacağı- Davalılar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin açıklığa kavuşturulması ve buna göre talep edilen alacaklardan sorumlu olabilecekleri miktarların belirlenmesi gerektiği- İşyeri devrinin varlığı hâlinde devreden işverenin feshe bağlı alacaklar nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun olmayacağı, ayrıca diğer alacaklar yönünden devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlı olduğu ve bu sürenin resen dikkate alınması gerektiği-
Sahte faks talimatıyla banka hesabından çekilen paraların tazmini istemi-
Davanın açıldığı tarihte mezkûr kararın tebliğe verilip kesinleştirilmemesi sebebiyle derdest sayılacağı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; davanın açılmamış sayılması kararının temyizi kabil nitelikte olduğu; ancak, derdestlik yönünden kararın temyiz edilmeyerek veya temyiz aşamasından geçerek kesinleşmesini aramaya gerek olmadığı; davanın taraflarca takip edilmemesi sebebiyle dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden itibaren 3 ay içinde dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına ilişkin oluşan tüm yasal hüküm ve sonuçların başkaca bir işleme bağlı olmadan doğrudan doğruya yürürlük kazanacağı; derdestlik durumunun, dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden itibaren 3 aylık süre ile sınırlı olması gerektiği; bu sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu; bu hükümlerin davanın açılmamış sayılmasını gerektiren şartların salt doğumu ile kendiliğinden ortadan kalkacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.