Davacı işçinin işe giriş tarihi olan 2012 yılında, davalı ile taşeronlar arasında imzalanan sözleşmelerin (2012 yılı temizlik, 2013 yılı Büro destek - 2014 yılı temizlik, şoförlük - 2015 yılı temizlik, şoförlük ve nitelikli hizmet alımı) olarak yapıldığı tespit edilmiş olup önceki emsaller de dikkate alındığında; davacının işe başlama tarihi olan 2012 yılı sözleşmesinin temizlik işçisi temin sözleşmesi kapsamında olduğu ve bu sözleşme ile işe alındığı ve davacının 2012 yılı itibari ile başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi olduğu anlaşıldığından ilave tediye alacağının hesaplanıp hüküm altına alınması gerektiği-
22. HD. 24.10.2018 T. E: 12907, K: 23098-
Uyuşmazlık, davacının devredildiği Kurumun taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacağı, yararlanabilecek ise hangi tarihten itibaren yararlanmaya başlayacağının belirlenmesine ilişkindir...
22. HD. 27.03.2019 T. E: 2016/6559, K: 6808-
Uyuşmazlığın somut olayda davalı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının kamu tüzel kişisi olup olmadığı ve 6772 sayılı Kanun’un 1 inci maddesi kapsamına girip girmediği; buradan varılacak sonuca göre davacının ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplandığı-
Hak arama özgürlüğü kapsamında savunma, usulüne uygun şekilde bilgilendirilme ve açıklama yapma hakkı ihlal edilerek gösterilen deliller toplanmaksızın ve varsa tanıklar dinlenmeksizin ya da dinlenmesine gerek görülmemesi halinde gerekçesi de belirtilmeksizin karar verilmesinin yanlış olduğu ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği-
Uyuşmazlık ve Hukuki NitelendirmeUyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep edilen fark alacaklarının bulunup bulunmadığı hususundadır...
İstinaf başvurunun esastan reddine karar verildiğinde, İlk Derece Mahkemesinin hükmüne müdahale anlamına gelecek herhangi bir ekleme yahut düzeltme yapılmasına imkân bulunmadığı- İlk Derece Mahkemesi hükmü ortadan kaldırılmadan mevcut kararın hüküm fıkrasında düzeltme yapılmasının kanun hükümlerine açıkça aykırı görüldüğünden kararın bu sebeple bozulması gerektiği-
Mahkeme tarafından, bozma sonrası ıslah yapılamayacağı gözetildiği açıklanarak, bozma öncesi 08.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda hesaplanmış tutar olan 2.585,25 TL üzerinden brüt ilave tediye alacağına hükmedildiği ancak, davacının bozma öncesinde bedel artırım yada ıslah talebinin bulunmadığı, nitekim ilk kararda da davacının talebiyle bağlı kalındığı bildirilerek lehine dava dilekçesinde talep edilen tutar olan 50,00-TL üzerinden ilave tediye alacağına hükmedildiğinin anlaşıldığı, buna göre, mahkemesince ilk kararda olduğu şekilde davacı lehine 50,00 TL ilave tediye alacağına hükmedilmesi gerekirken, 2.585,25 TL ilave tediye alacağına hükmedilmiş olmasının hatalı bulunup, bozmayı gerektirdiği- Somut olayda, her ne kadar davalılar arasında muvazaanın varlığı kabul edilmiş ise de, dava muvazaa iddiasına dayalı alacak (eda) davası niteliğinde olduğundan, muvazaa tespitinden bağımsız olarak, kabul ve reddedilen alacak tutarları dikkate alınarak tarafların leh ve aleyhlerine vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hükmedilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.