Davacı veya davalı sıfatının olmadığı belirlenirse, artık uyuşmazlığın esastan çözülmesine geçilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerektiği- Davacının murisine 775 sayılı Gecekondu Kanunu hükümleri uyarınca Samsun Belediye Encümeni tarafından tahsis işlemi yapılmış olduğundan, davanın bu davalıya karşı açılması gerektiği- Davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının eldeki davada davalı sıfatı (pasif husumet ehliyeti) bulunmadığından bu davalı hakkındaki davanın sıfat yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiği-
Muris muvazaası iddiasına dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemi-
Mahkemece; tarafların usulünce davet edilerek ön inceleme duruşmasına ilişkin usuli işlemleri yaptıktan sonra gerekli görmesi halinde tahkikat duruşmasına geçilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği- İlk derece mahkemesince ön inceleme yapılmadığı gibi tahkikatın bitirilerek, sözlü yargılama aşamasına geçildiğine dair bir belirleme yapılmadığı, taraflara sözlü yargılamaya ilişkin son sözlerin sorulmadığı, bu sebeple yargılamaya yasaya aykırı olarak son verildiği- Tapu iptal ve tescil isteği bakımından dava konusu edilen taşınmazın değeri keşfen belirlenerek harç ikmalinin sağlanması, ondan sonra işin esası bakımından bir hüküm kurulması gerektiği- Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği- İlk derece mahkemesince her ne kadar kayıt maliki olmayan davalılar hakkında pasif husumetten davanın reddine karar verilmiş ise de, ara malik davalılar tapu kayıt maliki olmasalar da, muvazaalı eylemi kayıt maliki olan davalı ile el ve işbirliği içerisinde gerçekleştirdikleri iddia edildiğinden eylemin haksız fiil niteliğinde bulunduğu, yargılama sonucunda tapu kayıt maliki olmayan davalıların yargılama gideri ve harç gibi hükmün ferilerinden davalı ile müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekeceği-
İİK. mad. 277 uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında, takip konusu alacak ile iptali istenilen şeyin değerinden hangisi az ise o değer üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, red halinde de tarifedeki ücretin 3 katından fazlasına hükmedilemeyeceği-
Taşınmazın temlikinde kullanılan vekaletnamenin geçerliyse de, temlikin doğru ve sağlıklı olduğu ve vekil edeni bağlayacağının kabul edilebilmesi için vekaletnamenin geçerli olması yanında, taşınmazın gerçek ya da gerçeğe yakın bir bedelle temlik edilmesi ve vekil edenin zararlandırılmamasının arandığı, çok düşük, sembolik bedelle yapılan temliklerde malikin zararlandırıldığının kabul edilmesi gerektiği-
Dava konusu gayrimenkulün kaydında ipotek kaydı bulunmasa; tapuda gösterilen değeri ile tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında misli aşan fark bulunmadığı, ancak taşınmaz üzerinde adı geçen banka lehine ipotek bulunduğundan, mahkemece edimler arasında aşırı bir oransızlık olup olmadığını belirlemek için dava konusu gayrimenkul kaydındaki ipotek borcunun ödenip ödenmediği, kim tarafından ödendiği, ipoteğin devam edip etmediği, hususlarında araştırma yapılmaksızın eksik incelemeye dayalı hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Borçlunun yakın arkadaşının, "borçlu davalının mali durumunu ve alacaklılardan mal kaçırma kasdını bilebilecek" kişilerden olduğu–
Vekâletten azledilmiş olan vekilden taşınmazı satınalmış olan kişi-den aynı taşınmazı, gerçek değerinden düşük bir bedelle satınalmış olan üçüncü kişinin iyiniyetinin korunacağı (bu kişinin MK. 1023 hükmünden yararlanabileceği)-
Edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğu (İİK. mad. 278/III-2) ve bu durumda 3. kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceği- Borçlu ile annesi arasındaki tasarrufun bağışlama hükmünde sayıldığı ve iptale tabi olduğu (İİK. mad. 278/III-1)- Davalı üçüncü kişinin oğlu olan borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu (İİK. mad. 280/I-II)-
Davalı V. hakkında yapılan inceleme ve araştırmanın da hüküm kurmaya yeterli olmadığı- Hükmüne uyulan bozma ilamında V.' nin , Kınalıada gibi sınırlı sayıda konutun bulunduğu küçük bir yerde, taşınmaz satın alırken borçlunun içinde bulunduğu durumu ve borçlunun alacaklısından mal kaçırma niyeti ile hareket ettiğini, bilip bilemeyeceğinin açıklığa kavuşturulması gereğine işaret edilmiş olmasına rağmen bu konuda da hiçbir araştırma ve değerlendirme yapılmadığı- Davacı tanıklarından belirtilen hususlara yönelik beyanları sorulmadan, davalı V.L.'nin , Kınalıada’ da başkaca taşınmazı olup olmadığı, yakınlarının yaşayıp yaşamadığı gibi taşınmaz ve borçlu hakkında bilgi sahibi olmasına etki edecek unsurlar üzerinde durulmadan bu davalı hakkında eksik inceleme ile hüküm tesisinin isabetli olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.