Miras bırakan tarafından muvazaa yoluyla, mal kaçırmak üzere senet düzenlenmesi halinde Usulün 293. maddesi uyarınca iddianın tanıkla ispat edilebileceği iddia edilebilirse de, burada Medeni Kanunun ikinci maddesinin birinci fıkrası uyarınca da davacının tanık dinletme isteği kabul olunabileceği, davalının, miras bırakan ile karşılıksız bir akit yaptığı halde onun, karşılıklı akit yapılmış gibi verdiği belgeyi kabul ettiği ve böylece onun mirasçısından mal kaçırmasını sağladığı, böyle bir durumda tertibin hedefi olan kimsenin elinde, bu akdin gerçeğe uygun olmadığını gösteren bur senet veya yazılı delil bulunmasının imkansız olduğu, davacılara karşı tedbir alanların, böyle bir belgenin onların eline geçmemesi için her çareye elbet başvurmuş oldukları, böyle bir durumun gerçekleşmesinde önemli etkenlerden (amillerden) birisinin bulunan alacaklı davalının, davacı tarafın muvazaa iddiasını tanıkla ispat edemeyeceğini ileri sürmesi olduğu, afaki iyi niyet kurallarına aykırı bir davranış olacağı, bu dahi, Medeni Kanunun ikinci maddesi uyarınca, yasa tarafından korunamayacağı-
Tasarrufun iptali davasının bedele dönüşmesi halinde, üçüncü kişinin sorumlu olduğu miktarın, takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeri olduğu- Hem üçüncü kişi, hem de dördüncü kişi yönünden bedele dönüşen davada da, davalıların sorumlu olacakları miktarın elden çıkardıkları tarihteki değerleri kadar olacağı- Dördüncü kişinin malı devrettiği tarihteki gerçek bedeli, üçüncü kişinin malı devrettiği tarihteki gerçek bedelinden daha yüksek ise, üçüncü kişi yönünden tazminata hükmedilen bedelden her iki davalının müşterek ve müteselsilen sorumlu olacağı, aradaki farktan sadece dördüncü kişinin sorumlu olacağı-
Miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceği- Davalıya mirasbırakan tarafından temlik edildiği beyan edilen taşınmazlara ilişkin tüm kayıtların ve dayanak belgelerinin, dava konusu edilen taşınmazın şirkete geçişi ve şirketten davalıya geçişine ilişkin akitler ile tüm kayıtların ile şirket belgelerinin mercilerinden getirtilmesi, mirasbırakan tarafından düzenlendiği ileri sürülen vasiyetnamenin getirtilerek incelenmesi ve miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların bulunması halinde nitelikleri ve değerleri bakımından uzman bilirkişiden rapor alınarak paylaştırmanın mı yoksa mal kaçırma amacının mı üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturularak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı dâhili davalının payını kötüniyetle aldığı iddiasını kanıtlayamamış olduğundan tapuda gösterilen satış bedeli üzerinden önalım hakkının kullanılıp kullanılmayacağı sorularak, kullanılacağının beyan edilmesi halinde önalım bedelinin depo edilmesi için imkân ve uygun süre verildikten sonra oluşan duruma göre bir karar verilmesi gerekeceği-
398 ada 18 parsel sayılı taşınmazdaki 179/873 payını dava dışı Ö.'e satış suretiyle temlik ettiğini, daha sonra sırasıyla Ö.'in dava dışı Gürhan'a, Gürhan'ın da davalı Ö.'e yine satış suretiyle devrettiğini, ehliyetsiz olduğu dönemde hile ile taşınmazın elinden alındığını, davalı ile dava dışı ara maliklerin kötü niyetli olduklarını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline-
Limited Şirketin haklı nedenlerle feshi istemi-
Kıymet takdirine itiraz davasında, icra müdürü tarafından belirlenmiş olan değerin, taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığının denetleneceği- Mahkemece hükme esas alınan raporda bilirkişi tarafından hangi tarih itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmemiş ise, iki yıllık sürenin icra müdürlüğünce aldırılan rapordaki değerleme tarihinden başlayacağı- Taşınmazın muhammen bedelin üzerinde ihale edilmiş olmasının re'sen gözetilen iki yıllık sürenin dikkate alınmasını ortadan kaldırmayacağı-
Aktiften borçların indirilmesinin net terekeyi oluşturacağı, tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekeceği-
İcra takiplerin henüz kesinleşmediği, itirazın iptali ve takibin iptali davalarının derdest olduğu ve bu dosyaların tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapıldığı, (dava konusu gayrimenkulün tasarruf tarihindeki değerinin 180.259,00 TL olduğu) uyuşmazlıkta, dava konusu gayrimenkulün kaydına, dava değerinin %10'u üzerinden alınan teminata istinaden ihtiyati haciz konulması üzerine, davalı üçüncü kişi dava değeri olarak gösterilen 20.000,00 TL'yi mahkeme veznesine depo ederek "ihtiyati haczin kaldırılmasına" karar verilmesini talep etmişse de, davacı tarafından ıslah dilekçesi sunularak dava değeri arttırılmamış olsa da, tasarrufun iptali davalarında dava değerinin belirlenmesi için sürecin beklenmesi gerektiğinden, "ihtiyati haczin kaldırılmasının" hatalı olduğu-
Anayasa Mahkemesi'nin 25.07.2017 tarihli 2014/6673 başvuru numaralı kararı gereği, 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolmuş bulunan eldeki dava yönünden, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında dava açılabilmesi imkanı sağlayabilecek Anayasa Mahkemesinin belirtilen hak ihlali kararı dikkate alındığında, eldeki davanın 06.10.2011 tarihinde, Yargıtay HGK’nın 18.11.2009 tarihli kararı ile oluşan iç hukuk yolu itibarıyla, makul süre içinde açıldığının kabulüyle işin esasına girilerek dava konusu taşınmazların arsa veya tarım arazisi niteliğinde olup olmadıklarının araştırılarak değerlendirme tarihi olan 06.10.2011 tarihindeki gerçek değerinin belirlenmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.