Kazanmayı sağlayan zilyetlikle bir taşınmazın edinilebilmesi için tescili istenen yerin tapuda kayıtlı bulunmamasının gerekeceği-
Mülkiyet hakkına (taşınmazın aynına/dayalı olarak verilmiş olan -el atmanın (müdahalenin) önlenmesine, tapu iptali ve tescile, taksime ilişkin- ilamların, ilam kesinleşmeden icraya konamayacağı–
Davacının aracını kira sözleşmesi ile davalıya teslim ettiği ve bu aracın davacıya ait bilgileri içeren sahte kimlikle diğer davalıya satıldığı anlaşıldığından, davacının kendisine ait aracı kiralamış olduğundan araç malikinin rızası ile elinden çıkmış olduğu ve bu noktada satın alan davalının iyi niyetli olup olmadığının irdelenmesi gerektiği- Aracı satın alan davalının sahte kimlik kullanan kişiler ile birlikte hareket ederek davacıyı zarara uğratmak istediği yönünde bir delil bulunmadığından iyi niyetli olduğu kabulü lle davacının araç mülkiyetinin tespiti davasını kazanabilmesi için satın alan davalının satış bedeli olarak ödemiş olduğu bedeli kendisine iade etmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazın davacının mirasbırakan babasına satılıp devredildiği, miras ve taksimle davacıya geçtiği, davacı, mirasbırakanı ve satıcısının tespit tarihine kadar yirmi yıldan fazla süre ile yasada belirtilen koşullar altında dava konusu parsele zilyet olduklarının ve kazanma koşullarının oluştuğunun toplanan deliller ve yapılan inceleme ile belirlendiği, kazanma koşullarının oluşmasından sonra satıcı veya başkası adına Hazinece işgal tazminatı tahakkuk ettirilmesinin veya bu kişiler tarafından yapılan ödemelerin davacı aleyhine değerlendirilemeyeceği-
Trafikte kayıtlı araçların, yapıları itibariyle taşınır mal da olsalar mülkiyetlerinin geçişi taşınır ve taşınmazlardan farklı olarak, özel ve kendine özgü bir düzenleme koşuluna bağlanmıştır. Bunun sonucu olarak alıcı ancak satış senedinde belirtilen hukuki neden gereğince (satış ise satış, bağış ise bağış) aracın mülkiyetini kazanabileceği; eğer bu konuda yanlar arasında bir danışıklılık varsa ve gerçekte bağış olan irade satış gibi gösterilmişse, gerçek iradelerin resmi senette birleşmemiş olması nedeniyle mülkiyetin de geçmeyeceği; yanların gerçek iradeleri ile senede yansıyan iradeleri birleşmediğinden, geçerli hukuki bir sonuç ortaya çıkmış sayılmayacak, delillerin imkân vermesi koşulu ile danışıklı bir işlemin varlığının kabul edilmesinin gündeme geleceği- Bu halin de işlemin iptaline neden olacağı-
Dava konusu taşınmaz halen davalıların murisi adına kayıtlı olup, tüm dosya kapsamından taşınmaz üzerindeki evin davalıların murisi ile birlikte çalıştıkları dönemde davacı tarafından yapıldığı, daha sonra aralarında düzenlenen protokolde de evin davacıya bırakıldığının kabul edildiği, davacının bu evi davalılar murisinin bilgisi dahilinde yapıp bu evde oturduğu, bu durum karşısında ev yönünden davacının iyi niyetli olduğu kabul edilerek, buna göre hüküm kurulması gerekeceği-
Arz üzerindeki bütünleyici parça nitelikli muhtesatların mülkiyetinin arzın mülkiyetine tabi olduğu-
Tapusuz taşınmazların, MK. 713’deki koşulların oluşması halinde, zilyedi adına tescil edilebileceği-
Niza konusu taşınmaz üzerine pazaryeri ve hizmet binası inşaa edildiği kadastro tutanağında belirtilmektedir. Gerekçeli karar kapsamında ise uyuşmazlık konusu taşınmazın ilçe otogarı olarak kullanıldığı ifade edilmektedir. Dava konusu taşınmaz ister pazaryeri ve hizmet binası, isterse otogar olarak kullanılsın her iki halde de kamunun yararlanmasına öncelik tanınan alana dönüştüğünün kabulü gerekir. Kamu malı niteliğini kazanan bir yer ise özel mülkiyet şeklinde tapuya tescil edilemez. Temyize konu taşınmaz bölümünde zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğu belirlenen davacının mülkiyetinin tespitine karar verilmesi gerekirken, iptal ve tescil kararı verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.