Uyuşmazlık, TMK’nın 713/1. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir... Davaya konu taşınmazın hangi nedenle tescil harici bırakıldığı araştırılmamış; imar planı kapsamında bulunup bulunmadığı ilgili Belediye Başkanlıklarından sorulmamış; ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazın niteliği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi yönünden ayrıntılı rapor alınmamış; zira yine söz konusu hususların tespiti amacıyla yöntemine uygun şekilde hava fotoğrafı incelemesi yaptırılmamış; dosya arasında yer alan soyut içerikli ve zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda açıklama içermeyen, yalnızca dava konusu taşınmazı değerini belirtilmekle yetinilen bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Taşınmazın türünün sonradan değişmesinin daha önceki geçersiz işlemleri geçerli hale getirmeyeceği; gerekmediği halde tapuya tescil edilmekle oluşmuş bir kazanılmış hak varlığından bir an için söz edilse bile bu tür taşınmazların kimsenin malı olmayacağı bu hükmün kamunun yararına konulmuş ve uyulmaması halinde düzen bozucu bir nitelik taşımış olması bakımından kamu düzeni ile ilgili olduğu bu nedenle somut olaydaki doğal olarak oluşmuş bulunan ve aynı zamanda genel su niteliğini taşıyan göle alınmış olan tapu kaydının hukukça değer taşımadığı-
Ana parselden ayrılan ve parselle herhangi bir bağı kalmayan taşınmaz bölümlerinin aynı ada ve parselle işlem görmeleri olanaklı bulunmadığından, böyle durumlarda kabulüne karar verilen taşınmaz bölümünün, aynı adanın son parsel numarasıyla davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan bir parça kısmın ise, aynı ada ve parsel numarası ile kayıt maliki üzerinde bırakılmasına, şayet tesciline karar verilen taşınmaz ana parselin ikiden fazla parçaya bölünmesine neden oluyorsa, bu taktirde kayıt maliki üzerinde kalan diğer parça içinde aynı adanın son parseliyle kayıt maliki adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerekeceği-
Sahipsiz ve kamuya ait mallar üzerinde, özel mülkiyet kuralları yürümeyeceği, alınıp satılamayacakları, zamanaşımı ile kazanılamayacakları, karasuları, kıyılar, kumluk, çakıllık, taşlık, kayalık yerlerin de-nizlerin uzantısı olduğu, bu gibi yerler için alınan tapu kayıtlarının hukuken değer taşımayacağı (D.lerin kara sularının da, devletin hü-kümranlık sahasına girdikleri, buralardan yararlanılmasının da kamuya ait olduğu, kıyıların, kumlukların, çakıllıkların, taşlıkların, kayalıkların denizlerin devamı olduğu)-
20. HD. 18.09.2019 T. E: 2016/14771, K: 4961-
Dava konusu taşınmazın çevresinde ortamalı niteliğindeki mera parselinin bulunduğu, esasen uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın niteliğinin belirlenmesiyle ilgili olup yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının komşu köyler halkı arasından seçilerek dinlenilmesinin, hava fotoğraflarından yararlanılmasının, komşu parsellere ait kadastro tutanaklarının onaylı ve okunaklı suretleri ile varsa tutanak ve dayanak tapu ve vergi kayıtlarının getirtilerek mahallinde uygulanmasının gerekeceği-
Kadastro tespiti sırasında tespit harici bırakılan bir yerin ancak, imar ihya edildikten sonra 20 yılı aşan zilyetlikle 3402 sayılı Yasanın 14 ve 17.maddelerindeki koşulların gerçekleşmesi halinde kazanılabileceği, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17.maddesinde yer alan koşullarından birisinin de taşınmazın il ve ilçe imar planları kapsamında olmaması gerektiği-
Tespite itiraz edilmiş olsa da, olmasa da, komisyonca kadastro tespiti değiştirilmiş bulunsa da, bulunmasa da askı ilanı suretiyle kişilere duyurulmuş olan tespite karşı itiraz eden ya da etmeyen, herkesin askı ilanı süresi içerisinde kadastro mahkemesine dava açabileceği, askı ilanının, tespitin ya da tutanağın askı ilanından evvel kesinleşmesini önleyeceği, askı ilanı tarihlerinin kadastro mahkemesine herkes bakımından sınırlama olmaksızın dava açabilecek günler olduğu, böylece herkesin süratle kadastro mahkemesinde hakkını arayabileceği, aynı parselle ilgili farklı kişiler yönünden aynı anda farklı mahkemelerin görev yapamayacağı, aynı parsele ilişkin yargılamada bütünlüğün de sağlanmış olacağı, askı ilanı müessesesi tespit ve tutanakların kesinleşmesini önlediği için, askı ilan süresi içerisinde açılan davalarda genel mahkemelerin görev yapmasının mümkün olmayacağı-
Tesbit dışı bırakma işlemi de bir tapulama işlemi olduğundan, bir iptal davası açmadan tesbit dışı bırakılan yerin zilyedliğinin savunma yolu ile ileri sürülemeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.