Uyuşmazlık; ilk derece ve bölge adliye mahkemesince tanık deliline dayalı olarak gerçekleştiği kabul edilen vakıa hakkında yapılan temyiz incelemesinin maddi vakıa denetimi ve delil değerlendirmesi niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davanın kabulüne ilişkin hükmü Yargıtay'ın temyiz incelemesi sonucu bozup bozamayacağı noktasında toplanmaktadır..
Davalı şirket ve dava dışı şirketler arasında 4734 sayılı İhale Kanunu uyarınca konusu posta gönderilerinin işlenmesi ve taşınıp dağıtılması işi olan "Posta Hizmet Alımlarına İlişkin Pazarlık Usulü Tip İdari Şartname" imzalanmış olup, verilen işin ihale usulü yapılmasında engel bulunmamasına göre, 4857 sayılı Kanun'un 2/6. maddesine uygun olduğu; davacının asıl işveren alt işveren ilişkisi içerisinde yapılan işte çalıştığından bir muvazaaya dayalı ilişkinin kurulduğundan bahsedilemeyeceği, muvazaadan bahsedilmesine imkan bulunmaması ve İlave tediye ücretinin 6772 sayılı Kanun kapsamındaki işyerlerinde çalışan işçilere verilen bir ücret olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, 6772 sayılı Kanun kapsamında bir işyerinde çalışmayan davacının, çalışma dönemi için ilave tediye alacağını hak kazandığının yazılı gerekçe ile kabulünün hatalı olduğu-
Tanık beyanlarından, davacı-davalının, eşine zaman zaman hakaret ettiği, aşırı kıskançlık oluşturan davranışlarının olduğu, evlilik birliğinin gerektirdiği bazı görevleri yerine getirmediğinin anlaşıldığı, diğer yandan Sulh Ceza Mahkemesi kararı ile tarafların birbirlerine karşı basit müessir fiilde bulunmaktan dolayı ceza aldıkları da sabit olup, bu deliller çerçevesinde davalı koca yanında davalı kadının da boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu olduğu anlaşıldığından; davalı-davacı kocanın davası da kabul edilmek suretiyle karar verilmesi gerektiği-
Anlaşmanın diğer tarafı olan eşin hüküm kesinleşinceye kadar anlaşma iradesinden dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığından, anlaşmalı boşanma kararı verildikten sonra hükmün temyiz edilmesi halinde, taraflara iddia ve savunmalarını bildirmesi ve delillerini sunması için imkân verilerek davaya "çekişmeli boşanma" olarak davaya devam edilmesi gerektiği-
MK. 174'ün değişiklikten önceki metninde (MK. 143) yer alan "kusursuzluk" kavramının içeriği–
Erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, evlilik süresince eşini aldattığı, hakaret ettiği, evlilik birliğinde olması gereken saygıyı ve sadakati eşine göstermediği, ayrılık döneminde eşine ekonomik şiddet uyguladığı, buna karşılık kadının da fiili ayrılık döneminde sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiği, eşine sürekli ağır hakaretler ettiği, kavgacı ve agresif davranışlarda bulunduğu uyuşmazlıkta, tarafların kusurlu davranışları karşılaştırıldığında, eşlerin "eşit kusurlu" oldukları- "Kusurların sayısı ve niteliği itibarıyla erkek eşin daha fazla kusurlu olduğu, Özel Daire ile mahkeme arasında kusurların neler olduğu ve niteliği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı için direnme kararının temyiz incelemesi sırasında vakıalara ilişkin yeni bir delil değerlendirmesi ile yeni bir kusur eklenmesi mümkün olmadığı, kadın eş yararına tazminat ödenmesine karar verilmesi gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
11. HD. 17.06.2016 T. E: 1786, K: 6775-
22. HD. 24.10.2018 T. E: 12907, K: 23098-
Korkutma (ikrah), aldatma (hile) hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil olmadığı takdirde tazminat istemi-
Resmi kurumlarda geçen sigortalı çalışmalarla ilgili olarak işverence düzenlenen ücret tediye bordroları ile sigorta primlerinin kesildiği anlaşıldığından, on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.