Taraflar arasındaki asıl ve birleşen itirazın iptali ve alacak davaları-
Mahkemece, asıl ve birleşen davada, dava konusu edilen davacı alacağının miktarının, davalı yönünden bilinebilir, hesap edilebilir, belirlenebilir yani likit alacak niteliğinde olduğu gözetilerek, yargılama sonunda itirazın haksızlığı belirlenen alacak tutarı üzerinden davacı yararına İİK'nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki nama ifaya izin ve alacak davaları-
Dava konusu uyuşmazlık taraflar arasında imzalanan ‘’Digitürk İşyeri Üyelik Sözleşmesi’’ uyarınca, davalının kahvehane niteliğindeki işyerinde davacı tarafça sunulan digital yayın hizmeti bedeline ilişkin olup, davalı da bu yayını kendi işyerinde ve ticari amaçla gösterime sunmaktadır. Bu nedenle davanın “genel mahkemelerde” görülmesi gerekeceği-
Davacı, icra takibinde açıkça temerrüt faizi istemiş olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 25. maddesi gereğince, hakim taleple bağlı olduğundan mahkemece talep edilmeyen vade farkının hüküm altına alınmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu-
Ayıbın giderilmesi bedeli yanında bağımsız bölümlerde meydana gelen değer kaybının da hüküm altına alınmasının usul ve yasaya uygun olduğu-
Davalının fesih için, fesih ihbarının yapıldığı tarihte doğmuş olmak kaydıyla kanunen korunmaya değer bir sebep göstermesi ve tazminatla sorumlu olmaması için de bu sebebinde haklı olması gerektiği-
Hastanelerinde altı adet hastaya kemik iliği nakli yapılması noktasında hizmet verilmesine karşın, davalı kurumun hizmete ilişkin tedavi hizmet bedellerinin bir kısmında belge eksikliği gerekçesi ile kesinti yaptığını ileri üsrerek haksız yapılan kesintinin davalıdan tahsili istemi-
6183 sayılı yasaya dayalı olarak açılmış alacak istemi-
Sözleşmenin kurulmasına yönelik bir unsur olan vade farkının , ifa aşaması ile ilgili olağan (mutad) unsurları taşıyan fatura kapsamına alınmasının, ifa aşamasında ileri sürülse bile sözleşmeyi değiştiren ve karşı tarafın durumunu ağırlaştıran nitelik taşıdığından, faturanın olağan (mutad) unsurlarından birisi olduğunun kabulünün olanaklı olmayacağı, ayrıca, fatura bir sözleşme olmadığı gibi, faturanın olağan (mutad) unsurlarından olmayan vade farkına ilişkin kayda itiraz edilmemiş olmasının da faturayı sözleşme haline getirmeyeceği, bu nedenle; davacının, vade farkı talebi açısından Türk Ticaret Kanunu’nun 23/2 maddesindeki [şimdi; Yeni TTK. mad. 21/(2)] “sekiz gün içinde itiraz edilmemesi halinde bu durumun sadece fatura münderecatının kesinleşmesi sonucunu doğurup vade farkının davalı yanca kabul edildiği ve istenebileceği anlamına gelmeyeceğine” ilişkin karineden yararlanamayacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.