Vekâlet sözleşmesi ile avukat işini doğruluk kurallarına göre özenle yapıp, mesleğinin gerektirdiği biçimde yerine getirdiği takdirde ancak o zaman sorumluluktan kurtulacağı; davalı avukatın süresinde yetkili mahkemeye başvurmaması nedeniyle davacının maddi zarara uğradığı, ancak bu eylemin yalnız başına manevi tazminatı gerektirmeyeceği-
Vekil ile sözleşme yapan kişi iyiniyetli ise, yani vekilin görevini kötüye kullandığını bilmiyorsa, vekil ile yaptığı sözleşmenin geçerli olacağı ve vekil edeni bağlayacağı, ancak üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya vekilin görevini kötüye kullandığını biliyorsa, vekil edenin vekilin yaptığı sözleşmeyle bağlı sayılmamasına dürüstlük kuralının doğal sonucu olarak kabul edilmesi gerekeceği–
Davalı vekil tarafından satılan ve satış bedeli ödenmeyen taşınmaz nedeniyle maddi tazminat talebine-
Kural olarak; sözleşmeden doğan alacak zamanaşımının, alacağın muaccel olduğu anda işlemeye başlayacağı- Muacceliyet kavramı, alacaklı tarafından (alacağın) talep ve dava edilebilir hâle gelmiş olma anlamını taşıdığından, öncelikle doğmuş bir alacağın varlığı gerektiği- Bu anlamda, kural olarak, ifa anının gelmesine borcun muaccel olması denilebileceği- Alacaklının ancak bundan sonra alacağını dava edebileceği ve alacak için zamanaşımı süresinin de bu andan itibaren işlemeye başlayacağı- Bir iş görme sözleşmesi olan avukatlık sözleşmesinde de ücretin, aksine bir anlaşma olmadığı takdirde, işin tamamlanması (hukuki yardımın konusu bir dava ise, davanın kesin hükme bağlanması, bir icra takibi ise takibin sonuçlanması veya aciz vesikasına bağlanması suretiyle) ile muaccel olacağı- Bununla birlikte avukatın üzerine aldığı iş sonuçlanmadan haksız azil, haklı istifa, vekilin ölümü veya ehliyetini kaybetmesi sebebiyle sözleşme sona ererse, muacceliyet sona erme ile birlikte gerçekleşeceği- Eldeki uyuşmazlığa konu dava ve işlerin kesinleşme ve sair suretle tamamlandığı, davacı avukat tarafından en son yapılan işlemin 02.02.2006 tarihinde icra dairesince satışın düşürülmesine ve satış defterinin kapatılmasına karar verilmekle sona erdiği, dolayısıyla bu tarih itibariyle vekâlet ücreti alacağının muaccel hâle gelip zamanaşımı süresinin işlemeye başladığı açık olup dava tarihi olan 15.06.2011 tarihine kadar BK’nın 126. maddesindeki beş yıllık süre dolmuş ve tüm alacak iddialarının zamanaşımına uğramış olduğu- Avukatın üzerine aldığı işler sonuçlandıktan sonra gerçekleşen azlin zaten muaccel hâle gelmiş bu işler yönünden zamanaşımının hesabında etkisi bulunmadığı-
Murisin sattığı kahvehanenin bedeli olan parayı yolculuk sırasında dava dışı şahsa “şayet yolda bir şey olursa bu parayı kardeşime(davalı) teslim et” diyerek verdiği, bilahare murisin depremde göçük altında kalarak ölmesi üzerine sözü edilen paranın davalıya teslim edildiği, ancak diğer mirasçının para üzerindeki yarı payını istediği davada, davalıya karşı gerçekleştirilen kazandırmanın, vasiyet benzeri kendine özgü bir kazandırma olup; davalının kabulünü gerektiren bir bağışlama olmadığı, ancak davacının (murisin) alacaklılarının ve saklı paylı mirasçılarının bu ivazsız ve şekilsiz kazandırmanın risklerine karşı maddi açıdan korunmaları gerektiği bilinerek, yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu, kabul edilen davanın bozulması gerektiği-
Sözleşmede kararlaştırılan tarihte davalının (500.000 USD olarak kararlaştırılan) avukatlık ücretini ödeme borcu muaccel hâle geldiğinden, sözleşmeye uygun şekilde ücret ödemesinin yapılmaması nedeniyle avukatın istifa etmesinin haklı bir istifa olduğu- Davalı, davacı avukatın takip ettiği dava konusu iş kendisi lehine sonuçlandıktan ve vekâlet ücreti borcu çekişme konusu olduktan sonra "avukatın söz konusu yargılama işini gereği gibi ifa etmediği savunmasında" bulunmuşsa da, bu gerekçeye dayanarak bir azil iradesi ortaya koymamış olduğu- Vekâlet sözleşmesi davacı avukatın istifasıyla sona ermiş olup davacı avukatın menfaat çatışması olan kişinin avukatlığını üstlenerek güven sarstığı ve bu nedenle de ücrete hak kazanamayacağı belirtilmişse de, istifadan sonraki dönemde tezahür eden hususların muaccel olmuş dava konusu alacağa tesir etmeyeceği- Aynı davada karşı tarafın vekilliğinin üstlenildiği dosya yönünden davacının vekâlet ücretine hak kazanıp kazanılmadığı hususunun eldeki davanın konusu olmadığı- "Sözleşmede açıkça bir ödeme tarihi kararlaştırılmış olsa da, avukatın vekâlet ücreti alacağının doğması için takip edilen işin kesinleşmesi gerektiğinin göz ardı edilemeyeceği, davacının henüz kadastro mahkemesi kararı kesinleşmeden, o davaya konu taşınmazlarla ilgili olarak hak iddia eden üçüncü bir kişiden vekâletname alarak taraflar arasındaki güven ilişkisini sarstığı gibi müvekkilinin kadastro mahkemesinde elde ettiği kazanımlarını ortadan kaldırma ihtimali bulunan bir yargılamayı karşı taraf lehine yürütme işini üstlenerek çatışan menfaatleri temsil yasağını ihlâl ettiği, bu nedenlerle istifasının haklı olduğundan bahsedilemeyeceği, haksız istifa anında ücret iddiasına konu iş henüz kesinleşmemiş olduğundan avukatın herhangi bir ücret talep edemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Alacak davası-
Haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebileceği- Azil haklı ise davacı avukatın azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen dava ve takiplerden dolayı vekalet ücreti talep edemeyeceği-
Yargılama aşamasında, vekalet sözleşmesinin ardından, borçlunun alacaklıya vekaleten yaptığı satış sözleşmesi sunulmuş olup, söz konusu belgeler İİK.nun 68. maddesinde yazılı mücerret borç ikrarını içeren belge niteliğinde olmadığından alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiği-
Hem “ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali” ve hem de “satış bedelinin ödenmesi” için ayni gün, ayrı ayrı dava açılamayacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.