Tazminat davası-
Tenkisin ayın olarak yapılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın imar yasa ve yönetmeliklerine göre kıymetine noksan gelmeksizin sabit tenkis oranında bölünmesi gerekeceği -
Davanın TBK. mad. 617 uyarınca akde aykırılık nedeniyle açıldığı gözetildiğinde; delillere ve özellikle davalının bakım savunmasında bulunmuş ise de, bakım borcunu tam olarak yerine getirdiğini kanıtlayamadığı gözetilerek işin esası hakkında yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı- Şahsın dışında diğer davalılar ön inceleme duruşmasında davayı kabul etmiş olup, dava açılmasına sebep olduklarından ve davayı ön inceleme aşamasında kabul ettiklerinden yargılama gideri ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulmaları gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin davada, davacı tarafın HMK'nun 16. maddesi gereğince seçimlik hakkını kullanarak kendi ikametgahı mahkemesinde dava açtığı, dosya kapsamına göre, davacının, sırf davalı tarafı kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla davasını İstanbul Mahkemelerinde açtığı da ispatlanamadığına göre bu durumda Mahkemece, davalı tarafın yetki itirazının reddi ile işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı yüklenicinin davalının müşterisi A.Ş.’nin iki yüz altmış beş adet aracına araç takip sistemi montajını yaparak araçları teslim ettiği somut olayda, mahkemece gerçeğin ortaya çıkması için konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulu oluşturularak dosyada bulunan tüm delil ve belgelerin değerlendirilmesi suretiyle alınacak rapor ile ayıbın neden kaynaklandığının tespit edilmesi ve niteliğinin belirlenerek yapılan işte açık ya da gizli ayıp olup olmadığının saptanması, ayıbın niteliğine göre de dosyadaki bilgi, belge, e-posta yazışmaları ve tanık beyanları gözetilerek ayıp ihbarının süresi içinde yapılıp yapılmadığının ortaya konulmasından sonra yapılacak değerlendirme ile varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Alacak davası-
Basit yargılama usulüne göre yürütülen taşınır mala ilişkin istihkak davalarında yasaca kesin yetki kuralı öngörülmediğinden yetki itirazının ancak cevap dilekçesinde (HMK'nın 19/2) ileri sürülmesi gerektiği- Kesin yetki kuralının bulunmadığı durumlarda, hâkimin doğrudan yetkisizlik kararı veremeyeceği- Eldeki davanın HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı- HMK'da mahcuz mala ilişkin istihkak davaları ile ilgili usûl ve esasların belirlenmemiş olduğu- Ancak halen yürürlükte olan İİK'nın 50. maddesinin ise yetki konusunu düzenlerken HUMK'ya atıf yaparak kıyas yoluyla tatbik olunacağını öngörüldüğü- Dava ve haciz tarihinde yürürlükte bulunan HMK'nın yetkiyi düzenleyen 5 ilâ 19. maddeleri arasında eldeki dava ile ilgili kesin yetki kuralı öngörülmediği-
Limitet şirket hisse devir sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkin davada şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu-
Davacılar açtıkları davayı ıslah etmişler, bundan sonra da bu dosya ile birleştirilen ek davayı açmış olup davacının ek dava konusu yaptığı talebinden açıkça feragati bulunmadığı, dolayısıyla ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasa da, ıslah ile artırılan miktar dışında da maddi tazminat isteminde bulunabileceği- Davacılar, dava dilekçeleri ile faiz isteminde bulunmamış ıslah dilekçeleriyle ise faiz isteminde bulunmakla birlikte, bu istemde de faiz başlangıç tarihleri hakkında bir talepleri olmadığından, asıl davada ancak ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilebileceği-
Kira sözleşmesinde kira bedelinin yabancı para olan EURO olarak ödenmesi kararlaştırıldığından bunun tahsiline yönelik takibe itirazın kaldırılmasına karar verilerek icra inkar tazminatının ise Türk parası cinsinden belirlenmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.