11. HD. 03.02.2020 T. E: 2019/2338, K: 807-
İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için, mahkemenin ‘alacağın varlığı hakkında kanaat edilmiş olması’nın yeterli olduğu, bu konuda kesin ispat aranmayacağı, ancak ‘hangi delillere dayanılarak, ne sebeple ihtiyati haciz kararı verildiği’nin, kararının gerekçesinde açıklanmış olması gerekeceği–
Alacaklı banka tarafından şikayetçi ipotekli taşınmaz malikleri ve dava dışı asıl borçlu şirket hakkında genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan nakdi krediler, Business kredi kartı riskinden kaynaklanan alacak ve açık olan teminat mektuplarından dolayı sorumlu olunan tutarın tahsili amacıyla limit ipoteğine dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi başlatıldığı, asıl borçlu ile birlikte şikayetçi ipotekli taşınmaz maliklerine gönderilen ve taraflarca itiraz edilmeyen ........ Noterliği'nin hesap kat ihtarnamesinin ilk sayfasında ödenmeyen nakdi kredi taksitlerinin ve faizlerinin, ikinci sayfasında ise Business Kart alacağı ile teminat mektuplarına ilişkin gayri nakit kredi alacağı kalemlerinin yer aldığı görülmekte olup bu durumda ipoteğin teminat altına aldığı bu alacak kalemleri yönünden şikayetçi borçlular aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapılmasında bir engelin olmadığı- Genel kredi sözleşmesinin borçlusunun ............... Tavukçuluk Gıda ve Yem San. Tic. A.Ş. olduğu, şikayetçilerin ipotekli taşınmazların maliki oldukları, borçlu şirket ile alacaklı banka arasındaki genel kredi sözleşmesi, teminat mektuplarına ilişkin gayri nakit kredi ve kredi kartı borcunun kaynağı hakkında ticari iş karinesinin olduğu, bunun aksinin ispat edilemediği, bu nedenle tüketici kredisinden de söz edilemeyeceğinden icra emri çıkartılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
İşlemiş faize faiz işletilerek ve takipte talep edilen faiz oranından fazla oranda faize hükmedilerek karar verilemeyeceği-
? Gönderilen ihtarların belirlenen niteliği taşımadığı ve dayanak yapılan limit ipoteği nedeniyle 150/ı maddesindeki koşullar oluşmadığından, borçlu ve ipotek veren 3. kişiye İİK’nun 149. maddesine göre örnek 6 icra emri gönderilemeyeceği-
Menfi tespit davasına ilişkin dava dosyasında mündemiç ipotek resmi senedin şartlar başlıklı bölümünde ''... lehine ipotek verilen kişinin alacaklı bankaya ... vermiş olduğu ... ve vereceği kefalete dayalı taahhütlerden banka lehine imzalan kefaletler ve diğer her türlü sözleşmeler ile sebep ve ciheti ve kaynağı ne olursa olsun bankaya karşı asaleten veya kefaleten adı geçenlerin doğmuş ve doğacak her türlü kredi ve borçlarının teminatı olmak üzere ...TL bedelle ...'' denildiğinden, icra takibine konu olan borç da lehine ipotek verilen dava dışı üçüncü şahsa kefaleti sebebiyle bankaya olan borcundan kaynaklandığından ve davacının resmi merci önünde hazırlanan ipotek senedindeki taahhüdü kendisini bağlayıcı nitelikte olduğundan, bu ilkeler dikkate alınarak karar verilmesi gerekeceği-
İpotek veren taşınmaz maliki üçüncü kişiye İİK'nun 150/ı maddesi gereğince hesap özeti gönderilmesi zorunluluğu bulunmamakta ise de; ipotek veren üçüncü kişi hakkında takip yapılabilmesi için TMK'nun 887. maddesi uyarınca, alacağın kendisinden istenilmesinin yani muacceliyet ihtarının gönderilmesinin gerektiği, yani, söz konusu düzenleme gereğince, ipotekli taşınmaz maliki üçüncü şahsa ihbar yapılmadıkça, onun yönünden borç muaccel olmayacağından hakkında icra takibi başlatılamayacağı, ayrıca belirtmek gerekir ki, hesap özetinin, tazmin talebinin veya ihtarın ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye tebliğ edilmesinin veya tebliğ edilmiş sayılmasının TMK'nun 887. maddesinde öngörülen ödeme istemi yerine geçeceği-
Kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanunu'nda öngörülen bütün unsurlarını taşıması gerekli olup, düzenleme tarihinin bonunun asli unsurlarından olduğu ve düzenleme tarihinin bulunmaması durumunda senedin bono sayılamayacağı ve sanığın eylemin özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı-
Kendi imzasını taşıyan genel kredi sözleşmesine dayalı olarak borçluya kullandırılan kredilere kefil davalının, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olduğu, ne var ki, alınan bilirkişi raporunda kredi alacağının hangi sözleşmeden kaynaklandığı ve davalının sorumlu olduğu borç miktarı yeterince incelenip araştırılmadığı gibi raporun Yargıtay denetimine de elverişli olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.