Davalı ile diğer davalının komşu oldukları, diğer davalı üzerine taşınmaz devir edildikten sonra bu taşınmazda davalının oturmaya devam ettiği, diğer davalının cevap dilekçesinde belirttiği üzere taşınmazı almak için borç almış olduğu evinde ihtiyacı olan davalıyı kiracılık ilişkisi ile oturttuğu iddiasının İİK'nun 280. maddesine göre bir satış olduğunu desteklediği, o halde tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İtirazın iptali davası-
İtirazın iptali davası-
İlk celsede konusuz kalan davada, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 6. maddesi uyarınca tarife hükümleriyle belirlenen vekalet ücretinin yarısına hükmedilmesi gerekeceği-
Alacaklı banka ile asıl borçlu şirket arasında imzalanmış bulunan genel kredi sözleşmesine, diğer borçlular da müteselsil kefil olmuş ve sözleşme çerçevesinde tahakkuk eden alacak tutarları için borçlulara hesap kat ihtarı gönderilmiş olup, hesabın kat edilmesinin, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın muacceliyeti için yeterli olduğu, ayrıca ihtarın tebliği şartının aranmayacağı- Asıl borçluya gönderilen ihtarın, borçlunun temerrüdünün yanı sıra, TBK. mad. 586. uyarınca, müteselsil kefilin takibi koşullarının gerçekleşmesi bakımından da gerekli bir unsur olduğundan, mahkemece, kat ihtarının alacağı muaccel hale getirdiği ve ayrıca ihtarın tebliğinin gerekmediği, TBK'nın 586. maddesine göre de borçluya gönderilen kat ihtarnamesinin sonuçsuz kalması halinde müteselsil kefiller hakkında da ihtiyati haciz talep edilebileceği ve İİK'nın 257. madde koşullarının oluştuğu nazara alınarak borçlu kefil şirket yönünden de ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davalı şirketi temsile yetkili olmayan kimsenin kredi sözleşmesinde şirketin kefaletine dair imzasının şirketi borç altına sokamayacağı-
Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptali istemi- Davalılar, asıl borçlu lehine rehin vermişler ise, asıl borçlu dışındaki kefiller hakkında İİK. mad. 45/1 hükmü uygulanamayacağından ve ilamsız icra yoluyla takibe geçilebileceğinden, mahkemece rehin sözleşmeleri incelenerek rehnin, "asıl borçlu" lehine mi, yoksa davalılara kendi kefalet borçlarının lehine mi verildiği hususunun gözetilmesi gerektiği-
İcra dosyasında yapılan araştırmadan borçlunun adresinde bulunmadığından bahisle mernis adresine tebliğ edilmesi, haciz tutanakları borç miktarı, malvarlığı araştırması göz önüne alındığında, kaçak olduğunun görüldüğü, Yargıtay içtihatlarına göre bu nedenle, borçlunun aciz halinin gerçekleşmiş sayılması, gerekeceği-
Dava konusu icra takiplerine dayanak olarak genel kredi sözleşmelerinin gösterildiği ve dava dilekçesinde hem bu genel kredi sözleşmelerinde yazılı miktarların karşısında para birimi belirtilmediğinden kefaletin geçersizliğinin tespiti hem de dava konusu icra takiplerinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti talebinde bulunulduğu, genel kredi sözleşmelerinde sözleşme limitinin yazılı olduğu 1. sayfada para birimi açıkça yazılı olduğundan kefaletin geçersizliğinden söz edilemeyeceği, davacının anılan sözleşmelere ilişkin talebinin reddi gerekeceği-
Davacının müteselsil kefil olarak imzası bulunmayan daha sonraki tarihli Genel Kredi Sözleşmelerinden sorumlu tutulamayacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.