Hukuk yargılamasında, kamu düzeninden olan durumlar hariç olmak üzere, taraflar arasında ihtilaf konusu olmayan, diğer bir deyişle tarafların üzerinde anlaştıkları maddi hususların tekrar tartışma konusu yapılarak bu konunun taraflardan ispatlanmasının beklenemeyeceği ve tarafların maddi olgunun tespitine dair kabullerinin hukuk hakimini bağlayacağı, genel kredi sözleşmesinde kefalet limitinin sonradan doldurulduğuna dair maddi olgu tarafların kabulünde olduğundan, bu konudaki ceza yargılamasının sonucunun ve kararın kesinleşmesinin beklenmesine gerek bulunmadığı-
Tasarrufun iptali davalarında, üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında ve icra dosyasındaki asıl alacak ve ferileriyle sınırlı olarak nakden tazminle sorumluluğunun değerlendirilmesi gerektiği, dava konusu edilen taşınmazın dava dışı 4. şahısa devir tarihi itibariyle gerçek değerinin tespiti gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında müddeabih ve dolayısıyla harcı belirleyecek değerin, borç miktarı ve tasarrufa konu taşınmazın değeri dikkate alınarak belirleneceği ve hangisi az ise harç alınacağı-
Mahkemece Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 74’üncü (Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26’ncı) maddesinde öngörülen taleple bağlılık kuralına aykırı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olacağı-
İİK mad. 277 ve devamı hükümlerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin görülen davalarda, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyor ise, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise, bu durumu tespit eden haciz tutanağı geçici aciz vesikası niteliğinde olacağı-
İtirazın iptali davası-
Temlik eden banka ile davacı arasında kredi sözleşmesi bulunmasa bile, şayet davacıya ödeme yapılmış ise bu durumda kredi kullandırılmış sayılacağı- Davanın İİK.72. maddesine dayalı açılan menfi tespit istemine ilişkin olduğu- Davalı tarafından icra takibine konu edilen genel kredi sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olmadığının sabit olduğu; davalının sözleşmedeki imzanın davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumda bulunduğu- Bu nedenle davalının sözleşmede imzası bulunmadığı halde davacı hakkında icra takibine geçmesi kötüniyetli olup, mahkemece İİK.72/5. maddesi uyarınca davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Davalı banka tarafından davacıya kullandırılan kredi nedeniyle masraf adı altında tahsil edilen ücretin iadesi istemi-
T.M.K. nun 887. maddesinde ‘’ipotekli taşınmazın maliki borcundan şahsen sorumlu değilse, alacaklının ödeme isteminin ona karşı etkili olması, bu istemin hem borçluya hem kendisine karşı yapılmış olmasına bağlıdır’’denmektedir. Somut olayda; ipotekli taşınmazın yeni maliki davalıya çıkartılan muacceliyet ihtarnamesinin tebliğ edilmeden aleyhine takibe girişilmesi, belirtilen yasa hükmüne aykırıdır. Bu nedenle mahkemece anılan yasal zorunluluğa uyulmaksızın davanın kabul edilip sonuçlandırılmasının bozmayı gerektireceği-
İcra takibi sırasında kefil olan borçlunun imza inkarında bulunması nedeniyle alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden ihtiyati haciz isteminin reddi gerekeceği-
İstihkak davalarında da borçlu tarafından ticari emtianın büyük bir bölümünün üçüncü kişiye devredilmiş olması halinde İİK.’nun -tasarrufun iptaline ilişkin- 280/3 maddesinin uygulama alanı bulacağı; mahkemece, üçüncü kişinin borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği sonucuna varılırsa, istihkak davasının alacaklı lehine sonuçlandırılacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.