Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın muaccel olabilmesi için, hesabın kat edildiğine dair ihtarın asıl borçluya usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş olması gerekeceği–
Alacak davası-
Alacağın likit (belirlenebilir) nitelikte olması dikkate alınarak, davanın kabul edilen miktarı üzerinden davacı lehine icra inkar tazminata hükmedilmemesinin doğru olmadığı-
Muvazaaya dayalı davalarda, davacının icra takibine geçmesine ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı- TBK.m. 19'a dayalı tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için, davacının alacağının gerçek olması, iptali istenen tasarrufun, takip konusu borçtan sonra yapılmış olması gerektiği-
Satış tarihinde belirlenecek ipotek limitine göre takipte limitin aşılmış olduğunun anlaşılması durumunda borçlunun limiti aşan miktar için süresiz şikayet hakkının bulunduğu da nazara alındığında bilirkişi incelemesi ile sonuca gidilmesi gerekirken takibin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davalı, icra takibine yapmış olduğu itirazında ve davaya cevabında “kendisine atfedilen kefalet imzasının sahte olduğunu” iddia ederek “borçlu olmadığını” savunmuştur. Bu durumda “genel kredi sözleşmesindeki kefalet imzasının sahte olduğunu” bilebilecek durumda olan davacı bankanın, bu davalı bakımından yapmış olduğu takibinde haksız ve kötüniyetli kabul edilip, İİK’nun 67. maddesi uyarınca bu miktar üzerinden davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
İtirazın iptali davası-
Son ödeme tarihinden bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmamış olan istirdat davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.