Dava dışı Ö. D.’in 3.1.2011 tarihinde davalı şirketten 700,00 TL bedelle satın aldığı cep telefonu için kefil olduğunu ve bu borcun ödendiğini, kefalet sona ermesine rağmen davalı tarafından diğer borçluların bu tarihten sonra yaptıkları alışverişleri için de kendisinin kefilliğine dayalı olarak 8.460,00 TL bedelli takip başlattığını, başlatılan takibin haksız olduğunu ileri sürerek davalıya borçlu olmadığının tespitine-
İtirazın kaldırılması talebinin reddi ve itirazın kaldırılması kararlarının temyiz edilebilirlik niteliğinin tespitinde asıl alacak miktarının esas alınacağı- Direnme kararının verildiği 22.06.2022 tarihinde temyiz edilebilirlik (kesinlik) sınırı 107.090,00 TL olmakla uyuşmazlığa konu asıl alacak miktarı (90.495,55 TL) dikkate alındığında 2004 sayılı Kanun'un 364 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti olmadığı- "Borçlu vekilinin temyiz sebepleri gözetildiğinde uyuşmazlık konusu miktar toplam 90.495,55 TL asıl alacak ve asıl alacağın % 20'si oranında icra inkâr tazminatının ilişki olduğu, uyuşmazlık konusu değerin İİK m. 364/1'de belirtilen kesinlik sınırını geçtiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Uyuşmazlığın konusunu işçinin hizmet sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırı davranışın oluşturduğu, iş sözleşmesi devam ederken; özen borcuna aykırı davranış nedeniyle verilen zararın tazmini talepli davalarda, iş mahkemelerinin davaya bakmakla görevli olduğu-
Sözleşmeden doğan para alacakları için, sözleşmenin yapıldığı yerdeki icra dairesinde de ilamsız icra takibi yapılabileceği-
Dava; takibe konu ticari kredi niteliğindeki genel kredi sözleşmesinden doğan uyuşmazlığın çözümlenmesinde ticaret mahkemesi görevli olduğu halde, bu husus gözetilmeksizin, dosya içeriğindeki dava dışı kişiye ait tüketici kredisi ödeme planı dikkate alınarak “görevsizlik kararı” verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Dava dışı asıl borçlunun kullandığı tüketici kredisine kefaleti nedeni ile ödenmeyen borç için davalı banka tarafından başlatılan takibe vaki itirazın iptalini istemine ilişkin davada, Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren, asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasının isteyemeyeceği, davacının menfi tespit davası açmada hukuki yararının olduğunun kabulü gerekeceği-
Genel tarımsal kredi sözleşmesinin teminatı olmak üzere davalı banka lehine tesis edilen ipoteğin fekki istemi-
Menfi tespit davasının davacı lehine sonuçlanması üzerine, istem varsa, davacı-alacaklı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için takibin haksız olmasının yanında, takibin kötü niyetli olduğunun da borçlu tarafından ispatı gerektiği-Alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklının, kötüniyetli kabul edileceği- "Takip dayanağı kredi sözleşmede yer alması gereken imzanın kefilin eşine ait olmaması" nedeniyle "geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunmadığı" gerekçesiyle menfi tespit davasının kabulü halinde, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilemeyeceği-
İcra takibinden önce gönderilen hesap kat ihtarına 1 aylık süre içinde itiraz edilmemiş olması halinde, hesap özetinin gerçeğe aykırılığının ancak borçlu tarafından borç ödendikten sonra dava edilebileceği; icra mahkemesince bu konuda bilirkişi incelemesi yapılarak sonuca ulaşılamayacağı, kesinleşen borç miktarını değiştirir nitelikte geriye dönüşle asıl borcun yeniden belirlenemeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.