Menfi tespit davası-
Davacı bankanın, davalı çalışanı hakkında 39 adet kredi kullanımında sahte belgeleri kabul ettiği, bunun içinde yer aldığı ve banka zararına sebep olduğu iddiası ile uğramış olduğu zararın tazmini için başlattığı icra takibine yapılan itirazın iptali davasında, mahkemece, ceza mahkemesinde 5411 sayılı kanuna aykırılık ve zimmet suçlarından davalı ile diğer şüpheliler hakkında açıldığı anlaşılan davanın sonucunun bekletici mesele yapılıp, diğer yandan iki bankacı ve bir hukukçudan oluşan bilirkişi heyetinden, kullandırılan kredilerde sahte belge kullanıp kullanmadığı, kredilerin kullandırılmasında bankacılık kurallarına ve bankanın kredi uyguladığı kredi prosedürlerine aykırılık olup olmadığı, bu konuda davalının görev ve yetkisini aşıp aşmadığı ile davacı bankanın uğradığı zarar miktarının ve yapılan işlemlerde hukuka aykırılık varsa bu aykırılığın kimlerin kusuru neticesinde oluştuğu hususlarında rapor aldırılıp, ceza mahkemesince aldırılan rapor ile varsa aralarındaki çelişki giderildikten sonra da oluşacak sonuca göre karar verilmesinin gözetilmesi gerektiği-
Alacağın tüketici kredisinden kaynaklanması halinde, borçlunun temerrüde düşüp düşmediği, alacağın muaccel olup olmadığı, ne miktarının tahsil edilebilir olduğu faiz miktar ve oranlarının tespiti, Tüketici Kanunu koşullarında yargılama yapılmasını gerektirmekte olup, İİK.nun 68/b ve 150/ı maddelerinin tüketici kredilerinde uygulanma olanağının bulunmadığı-
İcra mahkemesinin önüne gelen talep, ilamsız takipte itirazın kaldırılması olup mahkemece bu konuda işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre olumlu ya da olumsuz karar verilmesi gerekirken, asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Takibe konu ipotek, bireysel finansman kredisi alacağının teminatı olarak düzenlenmiş olup, bireysel finansman kredisi bir tür tüketici kredisi olmakla ipotek alacağının varlığı, miktarı ve muaccel olup olmadığı Tüketici Kanununa tabi olduğundan ipoteğe dayalı olarak ilamlı takip yapılamayacağı, ancak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip yapılması ve borçluya İİK'nun 149/b maddesi uyarınca ödeme emri tebliğ edilmesine engel bir durumun olmadığı-
Davalının henüz vesayeti sona ermeden imzaladığı kefalet akdinin geçerliğinden söz edilemeyeceği, olayda da MK. 2. maddesi hükmünün uygulanma olanağının da olmayacağı–
Taraflar arasındaki iflas davası-
Dava konusu icra takiplerine dayanak olarak genel kredi sözleşmelerinin gösterildiği ve dava dilekçesinde hem bu genel kredi sözleşmelerinde yazılı miktarların karşısında para birimi belirtilmediğinden kefaletin geçersizliğinin tespiti hem de dava konusu icra takiplerinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti talebinde bulunulduğu, genel kredi sözleşmelerinde sözleşme limitinin yazılı olduğu 1. sayfada para birimi açıkça yazılı olduğundan kefaletin geçersizliğinden söz edilemeyeceği, davacının anılan sözleşmelere ilişkin talebinin reddi gerekeceği-
4077 s. K. 10. maddesi kapsamında olan tüketici kredisi sözleşmelerinin kefilleri yönünden İİK. mad. 68/b'nin uygulanamayacağı, kefilin bu hususu şikayetinin süreye tabi olmadığı- Duruşma yapma hususu icra mahkemesinin takdirine bırakılmış ise de (İİK. mad. 18); anılan takdir yetkisi mutlak bir seçimlik hak olmayıp halin icabına göre işin duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği durumlarda mahkemenin takdir yetkisini duruşma yapmaktan yana kullanması gerektiği-
Borçlunun, tüketici kredisine ihtirazi kayıt koymadan kesintiye ilişkin muvafakatın geçerli sayılacağı bu nedenle on beş ay sonra borç ödendikten sonra kredi miktarını geri istemesinin iyi niyetli sayılmayacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.