Taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin senet karşılığı kredi işlemine ilişkin olup, TTK.’ nun 8. maddesinde düzenlenen “cari hesap” şeklinde çalışan ticari bir kredi olduğu ve genel mahkemenin görevine girdiği gözetilerek, işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken, tüketici mahkemesinin görevine girdiğinden bahisle, yazılı şekilde “görevsizlik kararı” verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Alacağın tüketici kredisinden kaynaklanması halinde, borçlunun temerrüde düşüp düşmediğinin, alacağın muaccel olup olmadığının, ne miktarının tahsil edilebilir olduğunun, faiz miktar ve oranlarının tespitinin, tüketici yasası koşullarında yargılama yapılmasını gerektireceği, o halde İİK.nun 68/b ve İİK.nun 150/ı maddesinin tüketici kredilerinde uygulama olanağının olmadığı-
Davacı tarafından başlatılan tüketici kredisi sözleşmesinden doğan alacaklara ilişkin takipte ileri sürülen taleplerin hesaplamayı gerektirdiğinden, mahkemece konusunda uzman bir bilirkişi seçilerek denetime elverişli bir rapor alınıp yapılacak inceleme sonucuna uygun karar verilmesi gerekeceği-
Haksız kesinti olduğu iddiası ile 5.125.89 TL alacağın tahsili isteğine ilişkin olan miktarın hakem heyeti görevine girmediği-
Şikayetçi vekilinin, bedeli paylaşıma konu taşınmazın üzerindeki ipoteğin kapsamına şikayetçinin kredi riskinden kaynaklanan diğer alacaklarının da dahil olduğu, bu nedenle satış bedelinin tamamının müvekkili bankaya ödenmesi gerektiği iddiasına dayalı olarak sıra cetvelinin iptaline yönelik istemi, alacağın hesaplanmasına ve kapsamına, diğer anlatımla takip hukuku kurallarının yanlış uygulamasına yönelik olup; şikayetçi vekilinin müvekkili bankanın veya şikayet olunanın alacağının hiç ya da gösterilen miktarda bulunmadığına yönelik olmadığından itirazın, alacağın doğumuna ve esasına yönelik olmadığı, bu durumda mahkemece, icra mahkemesinin görevli olduğu- Mahkemece, karar tarihinde yürürlükte olan HMK'nın 114/1-c maddesi hükmü uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, şikayetin anılan 115/2. madde hükmü uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yürürlükte bulunmayan 1086 sayılı HUMK'nın dava şartı öngörmeyen göreve ilişkin 7 ve 27. madde hükümlerine uygun olarak gerekçede, "bu itirazı inceleme yetkisi ve görevi ........ Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğundan mahkememizin görevsizliğine'' ve hüküm fıkrasında "mahkememizin görevsizliğine" ifadesine yer verilmesinin doğru olmadığı-
İpotek akdindeki "taşınmazın borçlunun bankadan kullandığı diğer kredilerin de teminatı olduğu" yönündeki kaydın tüketici olan borçlu açısından yazılmamış sayılması gerektiği-
İİK'nun 82 ve 83 maddelerinde yazılı mal ve hakların haciz olunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmaların geçerli olmadığı, ancak, davalı bankanın, muaccel alacağı nedeniyle, davacının memuriyet maaşına ilişkin hesabına yatırılan maaşın '1/4 'ünü haczedebilmesinin mümkün olduğu-
Kredi verenin, taksitlerden birinin veya birkaçının ödenmemesi halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak, ancak kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması durumunda ve tüketicinin birbirini izleyen en az iki taksiti ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabileceği, ancak kredi verenin bu hakkını kullanabilmesi için en az 1 hafta süre vererek muacceliyet uyarısında bulunulması gerekeceği, taksitlerin 7 gün içinde ödenmesinin istenildiği ancak aynı ihtar içerisinde, ödeme yapılmadığı takdirde ileriye yönelik taksit miktarlarının da ödenmesi istenildiğinden, bu ihtar 4077 sayılı yasanın 10.maddesi şartlarına uygun bir muacceliyet ihtarı olarak kabul edilemeyeceği ve dolayısıyla tüm kredi borcu için takibin yapılamayacağı, davacının, davalının takip tarihinde halen ödemediği ya da eksik ve geç ödediği taksitler nedeniyle gecikme faizi ve diğer ferileriyle birlikte muaccel olan alacaklarını talep etme hakkının olduğu, davalının takip tarihine kadar ödemediği taksitlerle, geç ödeme nedeniyle gecikme faizi ve ferilerinin belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılarak belirlenecek bu miktar üzerinden takibin devamına karar verilmesinin gerektiği-
Boşanma dava tarihine kadar ödenen taksitler edinilmiş mal niteliğinde olup; bu durum karşısında ödenen taksitlerin toplam taksit miktarına oranının edinilmiş mallara katılma rejimi için gözetilmesi gereken artık değer olarak kabul edilmesinin gerekeceği; kalan taksitlerin taksit toplamına oranı ise davalının kişisel malı ile ödenmesi gereken borç olduğunun kabulü ile belirtilen oranlara göre hesabın yapılması gerekeceği-
Hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemli somut olayda, sigorta sözleşmeleri karşılıklı güven esasına dayanan ve beyana göre düzenlenen sözleşmeler olması dikkate alındığında, hayat sigortası yapılması sırasında geçirilen veya teşhis edilen bir hastalık var ise bunun bildirilmesi iyi niyetin gereği olduğu, ancak somut olayda sigortacının da (mahkemenin kabulünde olduğu üzere sigortalının dış görünüşünden larenks kanseri olduğunun anlaşılmasına göre) söz konusu poliçeyi bilerek imzalattığı hususu değerlendirilmeksizin, davalı sigortacının da söz konusu poliçenin imzalanması sırasında kusurunun bulunmasna göre ve davacıların murisinin de hastalığını bilmesine rağmen bile bile bilgilendirme formuna kanser hastalığına ilişkin yanlış bilgi vermesine göre tarafların karşılıklı kusurunun olduğu kabul edilerek talep edilen teminatta indirim yapılması gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.