Takibe konu ipotek, konut kredisi alacağının teminatı olarak düzenlenmiş olup, konut kredisinin bir tür tüketici kredisi olması ve ipotek alacağının varlığı, miktarı ve muaccel olup olmadığı Tüketici Kanunu’na tabi olduğundan kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içermediğinden bu tür bir ipoteğe dayalı olarak ilamlı takip yapılamayacağı, ancak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip yapılabileceği, borçluya İİK'nun 149/b maddesi uyarınca ödeme emri gönderilebileceği-
Davalı bankadan kullandığı konut kredisi nedeniyle kendisinden dosya masrafı adı altında kesinti yapıldığını ileri sürerek, 5.270,00 TL alacağın davalıdan tahsiline-
Konut kredisi davası-
Protokol boşanma ilamının eki olup, koşullarına aynen uyulması gerektiğinden takibe konu edilebileceği-
Kredi sözleşmesinde belirtilen yabancı para alacağının Türk parası karşılığının «takip talebinde» gösterilmemiş olmasının, İİK’nun 58/3. maddesine aykırı olacağını, kamu düzeniyle ilgili bu durumun re’sen (doğrudan doğru-ya) gözetilmesi gerekeceği—
İnançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkin davada, davacı tanığı olarak dinlenilen dava konusu taşınmazın yer aldığı apartmanda kapıcı olarak görev yapan kişinin dava konusu taşınmazın tüm masraflarının ve aidatlarının davacı tarafından ödendiği, davalıları tanımadığı gibi ev sahibi olarak ödemeleri kendilerinin yapacağını da bildirmedikleri ve taşınmaz konusunda muhatabının halen davacı olduğu yönündeki beyanları, varlığı ispatlanan inançlı işlemin tarafı olan davalının bankadan çekmiş olduğu kredide davalının kardeşinin davalı lehine kefil olduğu gözetildiğinde, son kayıt malikinin durumu bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda olduğu-
İnançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemi-uyuşmazlığın çözümünde etkili olan delillerin toplandığı ve değerlendirildiği gözetilerek ikinci adım mahiyetindeki TBK’nin 97. maddesinin uygulanması değerlendirilerek bir sonuca gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile HMK’nin 353/1.a.6 maddesine aykırılık gerekçe gösterilerek hükmün ortadan kaldırılamayacağı-
Bankanın ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli masraflarını tüketiciden isteyebileceği - Bankaların kredi borçlusuna sigorta yaptırmasındaki asıl amacının, kredi borcunu teminat altına almak olduğu ve sigorta nedeni ile kredi borçlusunun belli bir prim ödeme borcu altına girdiği anlaşılmakla birlikte, sigorta kapsamına alınmasında kredi borçlusu tüketicilerin de bir menfaatinin olduğu, hal böyle olunca, sözleşme kapsamında ve 20.07.2010 tarihli ferdi kaza sigortası poliçesi karşılığı tahsil edilen 405,00 TL’lik sigorta primine ilişkin kaydın haksız şart niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı, ayrıca bilirkişi raporunda 1.650,00 TL kredi tahsis ücreti, 405 TL hayat sigortası ücreti, 1,449,89 TL yapılandırma ücreti alındığı tespit etmesine rağmen haksız alınan tutarı 3.504,85 TL belirlemesi gerekirken davacının talebi gibi belirlemesinin isabetli olmadığı, davacıdan poliçe karşılığı tahsil edilen 405,00 TL’lik sigorta primine yönelik talebin haksız şart teşkil etmediği gözetilerek 3.099,85 TL'nin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki alacak davası-
Banka cevabına göre, "evlilik birliği içinde ödendiği" anlaşılan sadece 14 taksit karşılığı olan miktar üzerinden hesaplamanın yapılması ve katılma alacağının hüküm altına alınması gerekeceği- Faiz talebi olmadığı halde talep aşılarak alacağa faiz işletilmesinin isabetsiz olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.