Tasfiyeye tabi tutulan bir malın mal rejiminin sona erdiği tarihteki durumu tasfiye kapsamına esas olup; sonradan malın durumunda meydana gelen değişiklikler tasfiye kapsamını etkilemeyeceği- Aracın mal rejiminin sona erme tarihi olan boşanma dava tarihindeki hasarsız halinin tasfiye anındaki sürüm değeri üzerinden katılma alacağının hesaplanması gerektiği-
İcra takibinde talep ettiği temerrüt faizi yönünden dava dilekçesinde talepte bulunmuş, ancak asıl alacak üzerinden harç yatırılmış olduğundan, işlemiş faiz yönünden harç tamamlandıktan sonra uyuşmazlığın incelenmesi gerekeceği-
Borçlunun sözleşme ve ipoteğe dayalı olarak borcunun bulunup bulunmadığı, miktarı gibi hususlar yargılamayı gerektirdiğinden, alacağın, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla tahsilinin mümkün olmadığı- İcra İflas Kanunu'na göre inceleme yapmakla sınırlı yetkili İcra Mahkemesi'nce takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Davacının 2009 yılı öncesi dönemde asgari alım taahhüdü yerine getirilmemiş olmasına rağmen itiraza kayıt koymadan mal vermeye devam ettiğinden 2009 öncesi için talepte bulunamaz ise de 2009 yılını isteyebileceği-
Davacı alacağının dayanağı olarak taraflar arasında imzalanan sözleşmeyi göstermiştir. Ancak davalı “bu sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olmadığını ve taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını” ileri sürmüştür. Bu durumda sözleşmede kararlaştırılan yetki kuralının, takip hukuku ve dava açısından ayrıca vade farkı talebinin geçerliliği yönünden öncelikle sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığı ve davalıyı bağlayıcılığı üzerinde durulmadan, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece, karar verilmesinin ardından verilen bozma kararından sonraki yargılama aşamasında ıslah yapılmasının mümkün olmadığı, mahkemece bu husus göz ardı edilerek bozmadan sonraki yargılama aşamasında yapılan ıslahın yapılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği- Ecrimisil tazminatı için faiz talep edilebilir ise de her ay için gerçekleşen ecrimisil tazminatına ayrı ayrı faize hükmedilmesine imkan sağlayan bir düzenleme bulunmadığı gibi hükmün yazılış biçimine göre de hüküm altına alınan alacağın toplam olarak gösterilmesinin ve her ay için ne kadar faiz hesaplandığı belirtilmemesinin infazda tereddüte neden olacağı-
“Takip dayanağı senedin, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin teminatı olarak düzenlenmiş olduğu”nun, alacaklının borçlunun ihtarnamesine noter aracılığıyla verdiği cevaptan anlaşılması halinde, mahkemece, senedin kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediği kabul edilerek, takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
11. HD. 31.05.2016 T. E: 2015/12273, K: 5993-
Taraflar arasında bayilik sözleşmesi bulunduğu ve bayilik sözleşmesinin 4'üncü maddesinde davalı bayiinin asgari alım taahhüdünde bulunduğu; davalı yanca bayilik sözleşmesinin 08/09/2010 keşide tarihli ihtarname ile feshedildiği; bayilik sözleşmesini fesihte haklı olup olmadığı tespit edilip daha sonra HMK.'nın 199. maddesi ve TTK.'nın 199. maddesi kapsamında delil olarak kabul edilen davacının onaylanmış bilgisayar kayıtları üzerinde inceleme yapılması gerektiği
Her ne kadar davacı tarafından kısmi dava açılmışsa da, taraflar arasındaki sözleşmede, talep edilen alacakların miktarının tespitine yarar kıstaslar ortaya konduğundan, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuyla da alacağın miktarı belirlendiğinden, alacağın belirlenmesinin mümkün olduğu, bu durumda mahkemece, dava ve usul ekonomisi bakımından HMK.'nın 115/2 maddesi uyarınca davasını tam dava olarak devam ettirmesi ve harcı tamamlatması konusunda davacı vekiline kesin süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.