İmar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın artırılması istemi-
İpotek bedelinin uyarlanması istemli eldeki davada, ipoteğin kaldırılması talebi bulunmamasına rağmen verilen kararla birlikte ipoteğin kaldırılmasına hükmedilmesinin talep aşımı niteliğinde olup olmadığı noktasında toplananan uyuşmazlıkta; taleple bağlılık ilkesi uyarınca, dava konusunu (müddeabihi) davacının belirleyeceği, mahkemenin ancak davacı tarafından belirlenen konuda karar verebileceği- Mahkemece talepten daha azına karar verilebilir ise de, dava sonucunda kurulacak hükmün sınırını, tarafların karara bağlanmasını istediği talep sonucunun belirlediğinden, talep sonucu yeterince açık değilse hâkimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında açık olmayan talep sonucunu açıklatması gerektiği- Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, davacı taraf dava dilekçesinde 129.160,000 ETL (129,16 TL) ipotek bedelinin 19.525,00 TL olarak uyarlanmasını istediğinden, HMK'nun 26. maddesi gözetilerek eldeki talep hakkında bir karar verilmesi gerekirken depo kararı verilmesiyle birlikte depo edilen miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa ödenmesine, bu şekilde taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşme­si ve özel parselasyon planı bulunup bulun­madığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terkedildiği saptanmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın TMK'nın müşterek mülkiyet hükümleri çerçevesinde çözümlenmesinin gerekeceği-
Elbirliği mülkiyetine konu payın diğer paydaşlarının davaya muvafakatlarının sağlanması, muvafakatları sağlanamaz ise, terekeye temsilci atanması için önel verilmesi bundan sonra davaya devam olunması gerekeceği-
İmar uygulaması nedeniyle bedele dönüştürülen pay karşılığının artırılmasına ilişkin takibe konu ilamın tarihi 13.03.2012 olup, şikayet tarihi itibariyle 6487 sayılı Yasa’nın 21. maddesi ile değişik 2942 sayılı Yasa’nın Geçici 6. maddesi yürürlüğe girmiş ise de; ilam tarihi itibariyle yürürlükte olan 5999 sayılı Kanun'un Geçici 6. maddesinde sadece kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat alacakları haciz yasağı kapsamında bulunduğundan borçlu İdare'nin haczi kabil mal varlığı üzerine haciz konulmasının mümkün olacağı-
Usul hukukunda davaya dahil şeklinde bir müessese yer almayıp, bir kimseye dahili dava yolu ile taraf sıfatı verilemeyeceği, bu nedenle adı geçen paydaşın sonradan davaya dahil edilerek yargılamanın sürdürülmesinin doğru olmadığı- Davanın .............. Tapu Müdürlüğü hasım gösterilmek suretiyle payların düzeltilmesi istemiyle açıldığı,bu tür davaların taşınmazın tüm paydaşlarının hasım gösterilmesi sureti ile açılacak davada çözümlenmesi gerekeceği hususunun göz ardı edilmesinin doğru olmadığı, hal böyle olunca, belirtilen şekli ile görülebilirlik koşulu bulunmayan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Her ne kadar mahkemece dava tarihinden sonra gerçekleşen yasa değişikliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de 6100 sayılı HMK'nın 331. maddesi gereği davacının davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden söz edilemeyeceğinden ve davacının dava açma tarihinde haklı durumda olduğu göz önüne alınarak yapmış olduğu yargılama giderlerinden davanın açılmasına sebebiyet veren davalılar ... Büyükşehir Belediyesi ile dava konusu taşınmazın belediye sınırlarında meydana gelen değişiklik ile davalı ... Belediyesi sınırlarına dahil olduğundan davalı ... Belediyesi sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı, ne var ki; anılan bu hususların kararın bozulmasını gerektirmiş ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Tapu kaydının getirtilerek davacının murisine ait nüfus kayıt bilgileri ile birlikte değerlendirilip, tapu kayıt maliki ile davacının murisinin aynı kişi olup olmadığının araştırılması gerekeceği-
Tecavüzün imar uygulaması ile oluştuğunun saptanması halinde çekişmeli yerin ifrazının mümkün olup olmadığının 3194 Sayılı Yasa'nın 15. ve 16. maddeleri gereğince Encümen Kararına dayalı olarak belirlenmesi gerekirken İmar ve Şehircilik Müdürlüğü'nün 21/01/2013 tarihli yazısı ile yetinilerek karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, tecavüzün imar uygulaması sonucu oluşup oluşmadığı tespit edildikten sonra ecrimisil yönünden sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesinin de isabetsiz olduğu-
İpoteğin fekki istemi-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.