İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parasının, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirleneceği, sonraki dönemler için ecrimisil değerinin ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edileceği-
Dava, 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir...
Mahkemece imar parseli hakkında imarla oluşan sicil kaydının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olması doğru olmadığı gibi, ihyasına karar verilen 5412 (1245) sayılı kök parselin kapsamında kaldığı anlaşılan ve imar planında "yol alanında" kalan kısmın, imar işleminin idari yargıda iptal edilmesiyle, bu işlemin kapsadığı tüm uygulamaların iptal edilmiş sayılacağı gözetilmeksizin, taşınmazın kısmen terkinine karar verilmesinin de isabetsiz olduğu- İhyasına karar verilen taşınmazın değeri üzerinden nispi karar ilam harcının hüküm altına alınması gerekirken "maktu harca" hükmedilmesi doğru olmadığı gibi taşınmazın değeri üzerinden davacı taraf lehine "maktu vekalet ücreti" yerine "nispi avukatlık ücretine" karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesinin ve dava kabul edildiği halde davalı Belediyeler lehine avukatlık ücreti taktir edilmesinin de yerinde olduğu-
Boğaziçi Kanunu ve İmar Kanunu'ndan, Boğaziçi alanında gösterilen "Boğaziçi Sahil Şeridi" ve "Öngörünüm" bölgelerindeki imar uygulamalarının İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığınca, "gerigörünüm" ve "etkilenme" bölgelerindeki uygulamaların ise ilgili İlçe Belediye Başkanlıklarınca yapılacağı, yol ve kaldırım yapımının ise anılan düzenlemeler kapsamında kalmadığı anlaşıldığı bu halde, dava konusu taşınmaz üzerinden geçen yolun davalı idarenin sorumluluğundaki yol ağı içerisinde olup olmadığı, sokak numarası verilip verilmediği, bu yolun kamuya açık, herkes tarafından kullanılabilen bir yol olup olmadığı, belediyenin sorumluluğundaki yollar ile bağlantısının bulunup bulunmadığı mahallinde yapılacak keşif ile tespit edilip; davalı vekilinin dava konusu yolun komşu parselde bulunan Turizm Sitesi tarafından yapılan site içi yol olduğu savunması üzerinde de durularak oluşacak sonucu göre karar verilmesi gerektiği-
Kısmi kamulaştırma nedeniyle kalan kısmın kıymetinde eksilme meydana geldiği takdirde, bu eksilen değer miktarının kamulaştırma bedeline ekleneceği-
Kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin davada; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmaz ile benzer özellikler taşımayan ve satış tarihinin 1993 olması nedeniyle aradan geçen uzun sürenin yanıltıcı sonuçlara götürebileceği, başka bir parselin satışının somut emsal alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Ortak mirasbırakanları S. ve H.'in çekişmeli 386 ada 231 parsel sayılı taşınmazda bulunan 3 ve 5 nolu bağımsız bölümler, 1627 ada 82 parsel, 948 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazları davalı kızlarına satış göstermek suretiyle temlik ettiklerini, asıl amaçlarının bağış olup, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tescile, olmadığı takdirde tazminata, olmazsa tenkise-
İmar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın arttırılması-
Davanın, tasarrufun iptali talebine ilişkin olup, davanın niteliğine göre borç miktarının ya da iptali talep edilen tasarrufa konu malın değerinden hangisi az ise ona göre harç alınması gerekeceği-
Kamu düzenine ilişkin hususların aleyhe bozma yasağının istisnası olarak kabul edildiği- Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı ya da geçmişe etkili yeni bir kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış hakkın hukukça değer taşımayacağı (9.5.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı)- Benzer şekilde uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebileceği (HGK’nın 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E-2004/19 K. sayılı kararı)-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.