Tahsili istenen yedieminlik ücreti, muhafaza tedbirinin uygulandığı takip dosyasından değil, ayrı bir takibin konusu yapılmış, takip itiraz edilmeksizin kesinleşmiş ve paraya çevirme aşaması tamamlanmış olduğundan, yedieminlik ücretinin satış bedelinden öncelikle ödenmesinin mümkün olmadığı; satış tutarının, bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmeyeceğinin anlaşılması halinde, icra dairesince, alacaklıların bir sıra cetvelinin yapılması gerektiği-
Bir kimsenin önalım hakkından sözedilebilmesi için o kişinin davaya konu payın satıldığı tarihte taşınmazda paydaş olması gerekeceği–
Şikayetçi ihale alıcısının ihale konusu taşınmazın 150 m²'den küçük olduğu halde, icra müdürlüğünce kendisinden fazla KDV alındığını ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, istemin süre aşımından reddine karar verildiği, KDV'ye yönelik bu şikayetin İİK'nun 16/son maddesi uyarınca bir hakkın yerine getirilmemesi nedenine dayalı olup süreye tabi olmadığı-
Şikayetçi borçlu şirkete satış ilanının "tebliğ evrakı adreste işyeri yetkilisi olduğunu beyan eden ehil ve reşit olan ................ imzasına tebliğ edildi" şerhi ile 13.12.2021 tarihinde tebliğ edildiği görülmüş olup, Bölge Adliye Mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere ............. Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına göre satış ilanı tebliğ tarihi itibariyle borçlu şirket yetkilisinin adı geçen kişi olmadığı, borçlu şirket yetkilinin hangi sebeple mutat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olup olmadığı tespit edilmediğinden satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğu-
İmza incelemesi yapılan belge bono olduğu, noter senetlerindeki imzayla bonoda borçlu şirketin temsilcisine atfen atılı bulunan imzanın aynı el ürünü olması senette bulunan imzanın şirket temsilcisine ait olması sonucunu doğurmayacağı, takibe konu bonoda borçlu şirkete atfen atılı bulunan imzaların borçlu şirket temsilcilerine ait olduğu bilirkişi raporları ile ispatlanamadığı-
Asıl işveren ve alt asıl işveren arasındaki sözleşmenin muvazaalı olması veya yasal unsurları taşımaması halinde, asıl işveren başlangıçtan beri gerçek işveren olduğundan, alt işverenin bu anlamda işverenlik sıfatı bulunmadığından, işe iade isteyen alt işveren işçisinin asıl işveren işyerine işe iadesine işe iadenin mali sonuçlarından gerçek işveren ile muvazaalı işlemin tarafı olan kişi, kurum veya kuruluşun müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği- Dosya içerisine sunulan hizmet alım sözleşmesinin 01.01.2014-31.12.2014 tarihleri arasında 2014 yılı park, bahçe ve yeşil alanların bakım işlerinin yapılması için 30 işçi , 5 şoför , 1 marangoz ustası, 2 marangoz yardımcısı, 2 tesisat ustası çalıştırılmasına ilişkin olduğu görülmekle birlikte, hizmet alım sözleşmesi ve tanık beyanları davalılar arasındaki ilişkinin niteliğini tespite yeterli olmadığından, mahkemece, davacının ne iş yaptığı, yapılan işin hizmet alım sözleşmesi ve eki teknik ve idare şartnameler kapsamında olup olmadığı belirlenmeli, yaptırılan iş yönünden davacıya emir ve talimatların kim/kimler tarafından verildiği, araç-gereçlerin nasıl temin edildiği, asıl işverenin gözetim ve denetim yükümlülüğünü aşacak boyutta ve özellikle yüklenici firmanın işverenlik sıfatını ortadan kaldıracak, onu bordro ya da kayden işveren durumuna sokacak hususların olup olmadığı üzerinde durularak bu hususların açıklığa kavuşturulması ve özellikle de yüklenici şirketin, işyerinde davalı İdareden ayrı ve bağımsız olarak kendine özgü organizasyon yapısı oluşturup oluşturmadığı, hukuki, fiili ve ekonomik bağımsızlığının bulunup bulunmadığı, davalı İdareden başka ticari faaliyetleri bulunup bulunmadığı yani salt davalı İdareye hizmet vermek amacıyla hareket edip etmediği, aralarındaki ilişkinin işçi temini niteliğinde kabul edilip edilmeyeceğinin tespit edilmesi gerektiği-
Kural olarak, harici satım sözleşmesi kapsamında, bir kimsenin taşınmazın rayiç değerini değil, sözleşme bedelinin denkleştirici adalet ilkesi kuralına göre dava tarihine uyarlanan karşılığını isteyebileceği; bu bedelin, ancak sözleşmede taşınmazı kendisine satan kimseden (vefat etmiş ise mirasçılarından) talep edebilecek olup, davalı Köy Tüzel Kişiliği yönünden, davalının pasif taraf sıfatı bulunmadığından reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihinin, iki numaralı fişin, yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih olduğu, tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesinin, tebliğ memurunun Tebligat Kanunu’nda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlı olduğu, tebligata dair beyanı alınan komşunun kim olduğuna dair hiçbir bilgi bulunmamasının usulsüz olduğu, taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Yüze karşı verilen kısa kararda, davanın reddine karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda davanın reddi ile birlikte borçlunun ihale bedelinin %10'u oranında para cezası ile cezalandırılmasına karar verilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirilmesinin bozmayı gerektirdiği-
12. HD. 10.06.2013 T. E: 15441, K: 21555-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.