Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine-
Gerek dava dilekçesindeki anlatım gerekse de toplanılması talep edilen deliller arasında işyeri kayıtlarının da bulunduğu gözetildiğinde, işçiye sağlanan ayni menfaatlerin işverene olan maliyetinin ve dolayısıyla giydirilmiş ücret miktarı ile kıdem tazminatının, tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin öncelikle karşı tarafın vereceği bilgilere bağlı olduğu, bu itibarla, somut olayda dava konusu kıdem tazminatı alacağının belirsiz olduğu- Yıllık izin ücreti alacağında; davacının, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, çalışma süresini, hak kazandığı izin süresini, çalışma süresi boyunca varsa kullanmadığı veya karşılığı ödenmeyen izin sürelerini belirleyebilecek durumda olduğu, bu halde, dava konusu yıllık izin ücreti alacağının gerçekte belirlenebilir alacak olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği-
Davasını açarken, aynı sözleşmeden kaynaklanan ve miktarları çekişmesiz olan alacağı ile borcu arasında mahsup işlemini bizzat yapan ve böylece mahsup iradesini davadan önce ortaya koymuş olan idarenin (birleştirilen davanın davacısının), birleştirilerek görülen eldeki dava sırasında ayrıca mahsup talebinde bulunmasına gerek olmadığı-
Borçluya, satış ilânının; "Emek Mah. Y. S. Cad. No:21/5 Akdağmadeni/Yozgat" adresinde, "muhatap tevziat saatinde adreste bulunmadığından adreste muhatapla birlikte sürekli olarak ikamet eden ehliyetli ve reşit kardeşi ........ imzasına tebliğ edildi." şerhi ile 20.06.2015 tarihinde tebliğ edildiğinin görüldüğü, yasal düzenleme ve Yönetmelik hükümleri uyarınca, yapılan tebligat şeklen usulüne uygun olsa da, tebliği alan kişiye, aynı takip dosyasından yapılan 26.06.2015 tarihli satış ilanı tebliğ işleminin incelenmesinde; adı geçenin tebliğ adresinin; "Emek Mah. Y. S. Cad. No:19/9 Akdağmadeni/Yozgat" olduğu, dolayısıyla borçlu ile kardeşinin aynı konutta oturmadığı anlaşıldığından, tebliğ işleminin Tebligat Kanunu'nun 16. maddesi gereğince usulsüz olduğu-
İşkolu tespitine ilişkin açılan davada, davalı şirkete ait kaç tane işçinin hangi sözleşme kapsamında söz konusu işyerlerinde çalıştığı, bunların hangi işlerde görevlendirildikleri ve fiilen hangi işleri yaptıkları, bu işçilerin birey olarak birden fazla işi yapması durumunda zamanlarının ne kadarını hangi işte geçirdikleri, ağırlıklı olarak hangi işleri yaptıkları, bu işçilerin yaptıkları işlerde hastane ya da sağlık merkezi personeli çalışıp çalışmadığı, sözleşme kapsamında çalışan işçilerden kaçının sağlık iş koluna giren işleri kaçının veri kayıt ve kontrol işletmenliği, temizlik işlerini yaptıkları araştırılmadan ve tartışılıp değerlendirilmeden buna bağlı olarak da işyeri ya da işyerlerinde yapılan ağırlıklı iş yeterince açıklığa kavuşturulmadan karar verilemeyeceği-
İhalenin kesinleşmesi ve taşınmazın borçlu ya da üçüncü kişi tarafından işgal ediliyor olması durumunda ihale alıcısının tahliye emri gönderilmesini talep etmesi halinde icra müdürlüğünce tahliye emrinin gönderilmesinin zorunlu olduğu- "Taşınmazın müşterek (paylı) mülkiyete konu olduğu gözetilerek, ancak pay ve paydaş çoğunluğu sağlanmak koşulu ile sadece ihalede satılan borçlu hissesi için İİK’nun 135. maddesinin uygulanma imkanı olabileceği" gerekçesi ile istemin reddinin hatalı olduğu-
Satış bedelinin takip alacaklısının dışındaki diğer rüçhanlı olan alacakların mecmuundan fazla olması gerekeceği-
6183 s. K. mad. 97 uyarınca, “gayrimenkul kendisine ihale olunan kimse derhal veya verilen mühlet içinde parayı vermezse ihale kararı feshedileceği ve gayrimenkul satış komisyonunca hemen 7 gün müddetle artırmaya çıkarılacağı, bu artırmanın alakadarlara tebliğinin aranmadığı, sadece ilan edileceği ve en çok artırana ihale yapılacağı- Yıkım kararının dosyadaki imardan gelen belgede gözükmemesi ve şartnamede gösterilmemiş olmasının artırmaya katılımı engelleyen bir neden olmayıp, aksine katılımı teşvik edici nitelikte olduğu-
Hacizli taşınmazın satışının iki yıllık süre içinde istenmesine rağmen, 1. ve 2. artırmada pey süren olmadığından (alıcı çıkmadığından), ihalenin gerçekleşmemesi halinde, satış talebinin düşmüş olacağı, İİK. 110’a göre usulüne uygun yeniden satış talebinde bulunulmaması halinde, haczin düşeceği—
Davalı adına oluşan sicil kaydının hukuki mesnedi ihale olup; bu ihalenin iptal edildiğine ya da iptali için dava açıldığına ilişkin bir iddia bulunmamakta olup, ihale işlemi ayakta olduğu sürece, yapılan tescil işlemi de geçerli olduğundan ve davalı tapuda yapılan resmi senetle taşınmazı kendi adına tescil ettirdikten sonra, Anayasa Mahkemesi tarafından ihalenin düzenlendiği mevzuatın Anayasa’ya aykırılığı belirlenip,ilgili hükümlerinin iptaline karar verilmiş olsa da, verilen bu iptal kararı geçmişe yürümeyeceğinden, davacının tamamlanmış hukuki durumunu da etkileyemeyeceği, bu durumda yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davanın reddi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.