İhale konusu taşınmazın köyde olması sebebiyle, köyde ilan edilmesinin, talep ve talibi arttırabileceğinden ve dolayısıyla taşınmazın gerçek değeri üzerinden satılması imkanını sağlayacağından tarafların menfaatine uygun olduğu, taşınmazın düşük bedelle ihale edilmiş olmasının ve 2 katılımcıdan başka katılan olmamasının, alacağa mahsuben alacaklıya ihale edilmesinin yapılan satış ilanının yetersiz olduğunu ortaya koyduğu, her ne kadar 6360 sayılı On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile bazı köyler mahalleye dönüştürülmüş ise de; bu düzenlemenin taşınmazın idari yapısına ilişkin olup, taşınmazın fiilen köy vasfında olan yerde bulunduğu gerçeğini değiştirmeyeceği ve o yöredeki muhtemel alıcılara da satışın duyurulması yönünden köyde ilan gerekliliğini ortadan kaldırmayacağı-
İİK. m. 5 vd. göre Adalet Bakanlığı aleyhine açılan tazminat davasında mahkemece BK.’nun 55. maddesine (şimdi; TBK. mad. 66) göre hüküm kurulamayacağı-
BK. 53. maddesine (şimdi; TBK. mad. 74) göre her ne kadar ceza mahkemesinin beraat kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de tesbit edilen maddi olguların hukuk hakimini bağlayacağı, hal böyle olunca mahkemece davacı şirket yetkilileri hakkında açılan ceza davasının sonucunun beklenerek hasıl olacak duruma göre hüküm kurulması gerekeceği-
SSK.’nun prim alacağının tahsili için -6183 sayılı Kanun gereği- yapılan takipteki ihalenin feshi (iptali) isteğinin iş mahkemesinde inceleneği-
Dava her bir davalı yönünden farklı hukuki sebeplere dayalı olarak tazminat istemine ilişkin olduğundan, konusunda uzman bilirkişilerden alınacak rapor ile davalıların maddi olaya uygun olarak kusur durumlarının belirlenmesi, ardından tarafların sıfatı da gözetilerek sonuca gidilmesi gerektiği-
6644 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile HMK'nın 109/2. maddesi yürürlükten kaldırılmış olup, anılan yasal değişiklikte, yürürlükten kaldırılan maddenin zaman bakımından uygulanması ile ilgili bir düzenleme bulunmadığından, usul kanununda yapılan değişikliğin derhal uygulanması gerekeceği-
Gerçek bir alacağı bulunan alacaklıya borçlunun bir başkasından olan para alacağını temlik etmesinin ticari örfe dayalı geçerli bir ödeme aracı olduğu, temlik işleminin iptali için açılan davada, temlik alanın, bu temliki gerektirir nitelikte ve boyutta borçludan alacağının olup olmadığının tespiti gerektiği-
Mahkemece yenilemeden sonraki ilk duruşma olan 20/01/2011 tarihli celsede davacı vekiline yeni duruşma gününün bildirilmesine karar verilmesi gerekirken, bu yapılmamış olmasına rağmen bir sonraki 24/03/2011 tarihli celsede tarafların gelmediklerinden bahisle dosyanın işlemden kaldırılmasına ve sonrasında ise üç aylık süre içinde yenilenmediği gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya uygun düşmediği-
İİK'nun 128/a maddesinde şikayet tarihinden itibaren 7 gün içinde gerekli masraf ve ücretin mahkeme veznesine yatırılması hükme bağlanmış olup, şikayetçilerin bu masrafları süresinde yatırmadığı ve aksi yönde bir iddiaları da bulunmadığına göre kıymet taktirine ilişkin hususlar ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülemeyeceği ve mahkemece inceleme konusu yapılamayacağı-
Alacaklı bankanın, alacağına karşılık borçlu ve kefilinin borçları ile ilgili olarak onlara ait taşınmazları cebri icra yolu ile aldığı takdirde KDV'den muaf olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.