Davacı, celsede "yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasını, bu talep kabul görmezse davanın kabulüne karar verilmesi"ni talep etmiş, davalı vekili ise "davanın reddine karar verilmesi"ni istemiş, mahkemece davacının talebi için ayrıca bir karar verilmeden ve yargılamanın bittiği açıklanarak sözlü yargılama için ayrı bir gün tayin edilmeden davanın reddine karar verilmişse de, HMK'nun 186. maddesi hükmüne aykırı olarak tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama için gün tayin edilip taraflara davetiye çıkartılmadan hüküm kurulması savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmiş olacağı-
Velayete ilişkin davalar “basit yargılama” usulüne tabi olsa da, delillerin toplanması ve taraflar tanık göstermiş ise gösterilen tanıkların dinlenmesi gerekeceği-
Kapıdan satış görevlisi ve alt bayii olarak çalışan sanığın, şirket tarafından satılmak üzere kendine teslim edilen eşyaları mal edindikten sonra satış yapmış gibi göstererek suça konu bonoları sahte düzenleyip anılan şirkete verme eyleminin, "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak" suçunu oluşturacağı- Suça konu bonolarda Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre bulunması zorunlu unsurlardan olan keşide yerinin ve alacaklı isminin yazılmamış olması karşısında, sanığın eyleminin özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı-
Taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesine göre, sözleşmenin yedi nüsha olarak düzenlendiği ve her türlü vergi, resim ve harçların davalı yükleniciye ait olacağının kararlaştırıldığı gözetildiğinde; davacı iş sahibi banka tarafından herhangi bir kuruma sunulmayan üç adet nüshanın suret (örnek) olarak kabulünün mümkün olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre bu nüshalara ait damga vergisini dava dışı vergi dairesine ödeyen davacı, ödediği bu bedeli davalı yükleniciden talep edebilir mi?
Davalıya HMK 240. ve devamı maddeleri uyarınca adreslerini bildirdiği tanıklarını dinletme imkanı tanınması ve dinlenebildikleri takdirde de toplanan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
TPOC (Turkish Petroleum Oversae Co.Ltd ), Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın Yurt Dışında Şirket Kurması ve Kurulmuş Şirketlere İştirak Etmesi Hakkındaki 16.11.1995 ve 95/7590 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Jersey Kanal Adaları’nda 06.02.1996 tarihinde kurulduğu, bu şirketin ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olduğu ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı bu şirkette sadece yarıdan fazla hissesi bulunduğu, dolayısıyla TPOC’a ait binanın inşası sebebi ile ihale makamı sıfatı ile sorumlu olunacak işçi ücret alacağından Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın sorumlu tutulamayacağı-
Davalı- karşı davacı vekilinin mazereti kabul edildiğinden, yeni duruşma günü ve saati bildirilerek, usulün davalı-karşı davacı vekiline tanıdığı hakların kullanılmasına olanak sağlanacağı- HMK mad. 27 hükmü dikkate alınarak hükmün verileceği-
MK. 724’e dayalı temliken tescil isteme hakkının kişisel bir hak olmasına rağmen, taşınmazı devralmış olan kişinin iyiniyetli olmaması halinde, ona karşı da ileri sürülebileceği-
Ölen eşin mirasçısı tarafından verilen dilekçenin sağ eşe tebliğ edilmeden mahkemece karar verilemeyeceği-
Davalının ABD'de Los Angeles eyaletinde yaşadığı, dava dilekçesinde gösterilen adreste davalının Türkiye'de daimi işçisi olarak bulunan kişiye yapılan tebligat geçersiz olduğundan, davalının savunma hakkının ağır şekilde ihlal edildiği- Mahkemece, davalıya varsa vekiline usulüne uygun şekilde dava dilekçesinin tebliği ile dilekçelerin teatisi aşamasının tamamlanması ve ön inceleme ve tahkikat aşamaları da tamamlanarak sonucu uyarınca hüküm kurulması gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.