Borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusu, İİK.nun 168/5. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, itirazın incelenmesinin aynı kanunun 169/a maddesi gereğince duruşmalı olarak yapılması gerekeceği-
Davanın tapu kaydında isim düzeltilmesi niteliğinde bulunduğundan ve bu tür davalarda mülkiyet nakline sebebiyet verilmemesi ve doğru sicil oluşturma ilkelerinin gözetilmesi gerektiğinden HMK hükümleri gereğince, dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra, ilk olarak dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazların incelenmesi; bu konularda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi, dosya üzerinden karar verilemeyen dava şartları ile ilk itirazlar hakkında karar vermek ve diğer ön inceleme işlemlerini yapmak üzere tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, HMK'nin 320. ve devamı maddelerine göre ön inceleme duruşmasında yapılması gereken usul işlemleri tamamlandıktan sonra, tahkikat duruşmasına geçilmesi ve bu aşamada iddianın esasının irdelenmesi, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda gerekli araştırma yapılarak, tanıkların dinlenmesiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
22.11.2001 günlü, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 303. maddesinin ikinci fıkrasının "...hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar. " bölümünün Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptali kararı:
Gerek anılan birleştirme kararı, gerekse de birleştirme sonrası yapılan yargılamada duruşma günlerinin birleşen davanın davalısı şirkete tebliğ edilmediği, adı geçen davalının HMK'nın 27. maddesinde yer verilen hukuki dinlenilme hakkını kullanamadığı, bu şekilde yargılamaya devam edilerek davanın esası hakkında hüküm tesis edilmiş olmasının usule aykırı olduğu, anılan usul hükmü uyarınca davalı şirkete, birleştirme kararı ile yeni duruşma gününün tebliğ edilmesi, yargılamaya katılımı sağlanıp savunma hakkı tanınması gerekeceği, bu eksiklikler giderildikten sonra yapılacak yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 405. ve 406. maddesi kapsamında vesayet altına alınma istemi-
Kadın tarafından açılan birleşen davada, erkeğe dava dilekçesi tebliğ edilip, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlanmadan ve ön inceleme duruşması yapılmadan dosyanın birleştirildiği, birleştirme kararı ile dosyanın gelmesinden sonra da, bu eksiklik tamamlanmadığı gibi, taraflara birleşen davaya ilişkin olmak üzere delil sunma imkanı tanınmadan bozma sonrasında yapılan 26.05.2016 tarihli ilk duruşmada kadın tarafından açılan tazminat davasının kabulüne karar verildiği, açıklanan bu hususun davacı- karşı davalı erkeğin savunma hakkını kısıtlayan ve adil yargılanma hakkını etkileyen önemli bir usul hatası olduğu-
Mahkemece; dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra, öncelikle dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazların incelenerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi; dosya üzerinden karar verilemeyen dava şartları ile ilk itirazlar hakkında karar verilmek ve diğer ön inceleme işlemlerini yapmak üzere tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, ön inceleme duruşmasında gerekli usul işlemleri yapıldıktan sonra gerekli görülmesi halinde tahkikat duruşmasına geçilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Anayasanın 40/II, 5271 sayılı CMK’ nın 34/II, 235/II ve 232/VI maddeleri uyarınca karar ve hükümlerde, “karara karşı başvurulabilecek yasa yolu, süresi, makamı ve başvuru şekli”nin tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekeceği-
Dosyada gider avansının olmamasının tek başına tebligat yapmama gerekçesi olamayacağı, kaldı ki, gider avansını tamamlatmak üzere de usulüne uygun bir tebligatın yapılmadığı, o halde, mahkemece gerekirse suç üstü ödeneğinden ileride haksız çıkacak taraftan tahsil edilmek kaydıyla, davacıya usulüne uygun yeni duruşma günü tebliğ edilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacının savunma hakları kısıtlanacak biçimde, usulüne uygun tebligat yapılmadan dosya işlemden kaldırılıp, üç ay sonrasında da davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacının, adına ruhsatlı maden sahası içinde kalan taşınmazda meraya tecavüz edilmediğinin tespiti ile hazine ve İl Mera Komisyonu'na ödemiş olduğu teminatın istirdadı istemine ilişkin davasını Maliye Hazinesine yöneltmesi gerekirken, Uzunköprü Hazinesi'ne yönelterek açmasının, hasımda değil hasmın belirlenmesinde yanılma olduğu, davacıya önel verilip, dava dilekçesinde düzeltme yapıldıktan sonra dava dilekçesi ile duruşma gününün doğru hasma tebliğinin sağlanması gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.