Borçlunun, sahtelik nedenine dayalı açtığı menfi tesbit davasının İİK.’nun 72. maddesi kapsamında bir dava olup anılan maddedeki usule göre mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibinin durdurulabileceği, bu durumda HMK.’nun 209. maddesinin uygulanmayacağı-
Davalıya ait işyerinde satış müdürü olarak iş sözleşmesi ile çalışan davacı tarafından davalıya verilen bononun teminat senedi olduğu iddiasıyla açılan menfi tespit davasında, her ne kadar davacının şikayetçi olduğu açığa imzanın kötüye kullanılmasına ilişkin suçtan ötürü ceza mahkemesince davalı yönünden beraat kararı verilmiş ise de; tüm dosya kapsamından davacının işyerinde çalıştığı süre, yaptığı iş, dinlenen tanık beyanları, senedin düzenleme, ödeme tarihi ile takibe konulmasına ilişkin aradan geçen üç yıla yakın süre, işyerinde yapılan uygulamalar ve hayatın olağan akışına göre takibe konu senedin, davacılardan işe girerken teminat olarak alınan senet olduğunun anlaşıldığı, belirtilen sebepten ötürü mahkemece davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirdiği-
Takibe konu senetlerin tanzim tarihleri itibariyle keşideci şirketi temsil ve ilzama yetkili olan kişilerin ticaret sicil memurluğundan tesbit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Reçetede uyuşmazlığa konu yapılan ilavelerin davacı eczacının katılımı ve isteğiyle yapılmış olduğu, başlangıçta mevcut olmayan reçete sahibinin hastalığı ile ilgili bulunmayan hasta yerine, velev ki doktorun anne ve babası için dahi olsa bir başkasının ihtiyaçları için verilen ilaçların sonradan reçeteyi düzenleyen doktor ile davacı eczacının anlaşarak, bu ilaçları reçeteye yazdırmasının, sözleşmelerinde açıklanan biçimde reçetede tahrifat olacağı, tahrifat sözcüğünün geniş yorumlanmasının gerekeceği, kaldı ki hastanın sağlık karnesinde reçeteye sonradan ilave edilen ilaçların yazılmadığının da tarafların kabulünde olduğu, bu halin, başlı başına sözleşmeye göre bir fesih nedeni olacağı-
Kiracının icra dairesine yaptığı itirazı, icra mahkemesindeki (tetkik merciindeki) duruşmada değiştirerek, «tahliye taahhütnamesi»ne itiraz edemeyeceği–
Fazla çalışma iddiasının takdiri delil ile kanıtlanması durumunda indirim yapılması gerekeceği- Somut olayda tanık beyanlarına göre belirlenen fazla çalışma ücretinden karineye dayalı olarak yapılan 1/4 oranındaki indirimin yeterli olmadığı, hesap döneminin uzunluğu, ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının ve yıllık izin günlerinin dışlanmamış olması dikkate alındığında, (emsal Hukuk Genel Kurulu kararları doğrultusunda) fazla çalışma ücretinden 1/3'ünden az olmamak üzere karineye dayalı indirim yapılması gerektiği-
Davalı imza inkarında bulunduğundan davalının savunması doğrultusunda kira sözleşmesinin teslimat bölümündeki imzaların davacıya ait olup olmadığı konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmak suretiyle varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlık ve Hukuki NitelendirmeUyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep edilen fark ücret alacağının bulunup bulunmadığı hususundadır...
Mahkemece "davacılar tarafından aynı yöntemle oluşturulmuş dava konusu olmayan çeklerin ödenmiş olmasına ve ödenen çeklerdeki keşideci ve ciranta imzalarının dava konusu çeklerdeki keşideci ve ciranta imzalarının aynı kişiye ait olduğuna dair alınan bilirkişi raporuna dayanılarak davaların reddine" karar verilmişse de, aynı mahiyetteki başka çeklerin herhangi bir şekilde ödenmesinin davacıların dava konusu çeklerdeki imzalara itiraz etmelerine engel teşkil etmeyeceği-
İİK'nun 170/3. maddesi gereğince icra mahkemesince imza incelemesi yapılmadan alacaklı aleyhine tazminata hükmedilemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.