Kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılıp çağrılmadığının, mahkemede temsil edilip edilmediğinin, kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilip verilmediğinin belirlenmesinde lex forinin (tenfizi istenilen kararı veren mahkemenin bulunduğu ülke hukukunun) uygulanacağı-
Kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun olarak çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş olmasının, bu kişinin bu hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk Mahkemesinde itiraz etmiş olması koşuluyla tenfize ve tanımaya engel olduğu- Yabancı mahkemedeki usul hükümlerinin uygulanmasında ve tebligat usulünde, o yer kanunlarının geçerli olduğu- Davalının kararı veren mahkemeye o yer kanunlarına uygun bir şekilde çağrıldığı anlaşıldığından ve aksi yönde bir delil getirilmediğinden 54'ncü maddenin (ç) bendindeki tenfiz isteğinin red sebebinin olayda gerçekleşmediği-
Tenfizi talep edilen yabancı mahkeme kararının, bu mahkemenin kendi usul kurallarına göre belirli bir miktar alacağın tahsilini hüküm altına aldığı ve bu haliyle MÖHUK 50 vd. kapsamında tanımlanan tenfizi mümkün olan bir mahkeme ilamı niteliğinde olduğu, ülkemizdeki usul hukuku kurallarına göre bir "icra emri" olarak değerlendirilerek tenfizi kabil bir ilam niteliğinde olmadığının söylenemeyeceği- "Tenfizi talep edilen yabancı mahkeme kararının ödeme emri niteliğinde olduğu, ilk aşamada geçici olarak icra edilebilir nitelikte olup yasal süresi içerisinde itiraz edilmemiş olması nedeniyle kesin anlamda icra edilebilir hâle geldiği, yabancı mahkeme kararının nihai alamda verilen bir ilam niteliğinin bulunmadığı, alacağın mahkeme tarafından ilama bağlandığına dair bir hükmün mevcut olmadığı, bu haliyle kesinleşmiş bir ödeme emri statüsündeki yabancı mahkeme kararının tenfizinin mümkün olmadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Yargılamanın yapılmasına yönelik usul kurallarının hakimin hukukuna tabi (lex fori) olup bu nedenle küçüğe kayyım tayinine gerek olmadığının gözetilmemesinin doğru görülmediği-
Türkiye’nin de taraf olduğu Varşova/Lahey-Montreal 4. Protokolünün 1. maddesinde uçak ile ücret karşılığında yapılan bütün uluslararası insan, bagaj veya eşya taşımalarında konvansiyon hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş olup, konvansiyonun ½.maddesi ise uluslararası taşıma teriminin hareket ve varış yerinin ya sözleşmeye taraf olan ülkeler arasında veya anlaşmaya taraf olmasa bile başka ülkenin hükümranlığı altındaki yere yapılmasında uluslararası hükümlerin uygulanacağının belirtildiği-
Hâkimin, «Türk kanunlar ihtilafı kuralları»nı ve bu kurallara göre yetkili yabancı hukuku re’sen uygulayacağı, yabancı hukukun muhtevasının tesbitinde, hakimin tarafların yardımını isteyebileceği– Yabancı bir hukuka tâbi olarak, yabancı ülkenin usul hükümlerine göre gerçekleştirilmiş olan bir evlât edinmenin, Türk hukuku bakımından «yabancı bir evlad edinme işlemi» olduğu, böyle bir evlatlık ilişkisinin MÖHUK’un 18. maddesindeki koşulların yerine gelmiş olması halinde, Türk hukuku bakımından geçerli bir evlad edinme olarak kabul edilebileceği–
Çözümü özel bilgiye dayanan konularda ihtisas sahibi kimselerin dinlenmesinin, eş söyleyişle bilirkişi mütalaasına başvurulmasının gerekeceği, giderek, hakimin gerek kendiliğinden, gerekse taraflardan birinin isteği üzerine bilirkişi incelemesine karar verebileceği, bu itibarla, vak’a ile ilgili yabancı hukuk hakkındaki malumatın, ihtisas sahibi hukukçulardan veya yabancı hukuk ile meşgul müesseselerden, örneğin Üniversitelerdeki Devletler Hususi Hukuku ve Mukayeseli Hukuk Enstitülerinden temin edilmesinin çok daha emin ve sağlam bir yol olacağı, üstelik, konu ile ilgili olmak üzere yabancı hukuk hakkında mücerret bir bilgi temini yerine, vak’a dosyasını da ihtisas sahibi hukukçu veya müesseselere göndererek doğrudan doğruya hukuki ihtilafa ait bir hukuki ve ilmi mütalaa alınmasının, yabancı hukukun tespiti ile ilgili birçok problemi halledeceği-
Yargılamanın yapılmasına yönelik usul kurallarının hakimin hukukuna tabi (lex fori) olup bu nedenle küçüğe kayyım tayinine gerek olmadığı-
Evlilik bağına ilişkin kararların tanıması hakkındaki sözleşmeye hükmü veren mahkemenin mensubu olduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye katılmış olup verilen hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bir yönü de olmadığından, boşanma ve fer'ilerine ilişkin kararın tenfizi isteminin kabulü gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.

  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor