Uyuşmazlığa konu dava 20.09.2010 tarihinde açılmış olup, davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda gider avansı alınmasına yönelik bir düzenleme mevcut olmadığı-
Kiralayan önceki malik tarafından açılan 2005-2006 dönemine ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararı, kira tespit davası niteliğinde olmayıp, alacak davası niteliğinde olduğundan, davacı yeni malik, bu mahkeme kararına dayanarak 2007-2008 dönemi kira parasının belirlenmesini isteyemeyeceğinden, davacı tarafından dava konusu edilen, 2007-2008 dönemi kirasının sözleşme hükümleri dikkate alınarak belirlenmesi ve sorunun bu şekilde çözümlenmesinin gerekeceği-
Takipte ilama aykırı olarak fazla işlemiş ve işleyecek faiz talep edildiği yönündeki iddianın, ilama aykırılık şikayeti niteliğinde olduğu, kamu düzenine ilişkin bu şikayetin süresiz olarak icra mahkemesine yapılabileceği-
Takip konusu kredi alacağının/alacaklarının (her bir alacak kalemi bakımından) davalının imzasının olduğu sözleşmeden/sözleşmelerden doğup doğmadığı, başka bir deyişle takip konusu alacağın/alacakların kaynağının davalının imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmeleri uyarınca kullandırılan krediler olup olmadığı açıkça tespit ettirilip davalının imzasının olduğu sözleşmelerden doğan bir alacağın olması halinde alacak hesabı yaptırılarak sözleşme hükümleri, tüm deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği- Bankanın yalnızca nakdi alacaklarını varlık yönetim şirketine devrettiği, gayri nakdi alacakların devre konu edilmediği, bankanın hala takibe konu ettiği gayri nakdi alacaklar üzerinde hak sahibi olup davacı sıfatının devam ettiği-
Yapılan takipte, “faize faiz yürütülemeyeceği” kuralına aykırı bir talepte bulunulamayacağı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
İlamda açıkça faiz alacağı olarak belirlenen miktar için işlemiş faiz ve takipten sonra bu alacak için istenen işleyecek faiz isteminin yasaya aykırı olması gerekeceği-
Yedieminin, ücret alacağı için yeni bir takip başlatması ve bu dosyadan taşınırın satılması halinde ise artık İİK'nun 138/2. maddesinin uygulanması mümkün olmayıp, satış bedelinden öncelikle bu dosya alacağının ödenmesinin söz konusu olamayacağı, bu durumda yapılacak işin, satış bedelinin sıra cetveli yapılmak üzere ilk haczi koyan icra dairesine gönderilmesinden ya da ilk haciz satışın yapıldığı dosyadan konulmuş ise sıra cetveli yapmaktan ibaret olduğu- Şikayetçinin alacağının rüçhanlı olup olmadığı ve öne sürdüğü diğer hususlar, sıra cetveli yapıldıktan sonra itiraz halinde tartışılacak bir husus olup, bu aşamada icra müdürlüğünün sıra cetveli düzenlemekten imtina edemeyeceği-
Faiz oranı konusunda alacaklı ile borçlu arasında yapılmış olan “bono dışındaki sözleşmelerde” öngörülen ve “bono nedeniyle” alınacak faizi belirleyen “akdi faiz” ile ilgili anlaşmanın tarafları bağlayacağı, 3095 sayılı Kanun’un 2. maddesine göre de “sözleşme ile yasal faizin aksinin kararlaştırılabileceği”, sözleşmede öngörülen faiz oranının uygulanabilmesi için ise, takip dayanağı bonoya açıkça atıf yapılmış olması diğer bir deyişle “bono bedeli hakkında sözleşmede kararlaştırılan faizin uygulanacağı”nın, bononun vade ve tanzim tarihleri ile miktarının belirtilmek suretiyle açıklanmış olmasının gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.