Davalı tarafından asıl alacağın ödenmiş olduğu ve davacının da ifa anına kadar davaya konu asıl alacağın fer’ileri niteliğinde olan vekalet ücreti, icra giderleri ve faizi saklı tutmaya yönelik bir beyanın bulunmadığı anlaşılmakla; asıl alacağın ifası ile buna bağlı olarak fer’ilerin sona erdirildiği ve bu durumda davacının iş bu davayı açmasında hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Davacı vekili; "davacı aleyhine dava dışı banka tarafından yapılan takipte, icra müdürlüğü tarafından davalı bankaya hitaben yazılan yazıda maaş hesabı hariç kaydı bulunduğu halde, davalı banka tarafından davacının maaşına haciz uygulandığını, yazılı ve sözlü taleplerinin olumsuz sonuçlandığını, bu nedenle davalı aleyhine başlatılan takipte ise davalı banka tarafından haksız olarak borca itiraz edildiğini, alacak miktarının takip dosyasına değil davacıya bizzat ödendiğini, ancak faiz, vekalet ücreti ve icra giderlerinin icra dosyasına ödenmediğini ve davalının itirazının baki kaldığını" belirterek, haksız itirazın iptali, icra inkar tazminatına hükmedilmesi, davalı banka tarafından maaş hesabına bloke konulması nedeniyle uğranılan manevi zararın tazmini isteminde bulunmuşsa da, davalı bankanın eylemi ve olayın gelişim şekli ile ilgili yasa maddeleri (TMK. 24; TBK. 58) birlikte değerlendirildiğinde yerel mahkemece, manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Kaydını sildiren davacı öğrencinin ödemiş olduğu öğrenim ücretinin iadesi istemi- Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinde “sabit kur” kararlaştırıldığı anlaşıldığından sabit kur gözetilerek tahsile karar verilmesi gerektiği-
Kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmalar geçersiz olduğundan (TBK. mad. 346), kiracının sıfatı gereğince; mahkemece değerlendirmenin sadece takip tarihi itibariyle "muaccel" hale gelen ödenmemiş kira alacağı yönünden yapılması gerekeceği, muacceliyet şartı gereğince istenen aylar kirasının değerlendirilmeye tabi tutulamayacağı-
Borçlu-kiracının, ödeme emrine yaptığı itiraz icra mahkemesince kaldırılmadan «tahliye»ye karar verilemeyeceği-
Vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında sözleşme bulunması veya vade farkı uygulaması konusunda taraflar arasında benimsenmiş bir uygulama olması gerekir. Vade farkına ilişkin faturaya itiraz edilmemesi vade farkı talebinin haklı olduğunu göstermez. Mahkemece bu yönler gözetilerek vade farkı talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle talebin kabulünün hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece; tarafların iddia ve savunmaları tekrar edildikten sonra Yargıtay ....... Hukuk Dairesinin bozma ilamından bahsedilmiş ancak gerekçesiz olarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği görüldüğünden, hükmün bu nedenle bozulması gerekeceği-
Mahkemece, işlemiş faiz yönünden, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren TBK'nın 120. maddesi dikkate alınarak hesaplama yapan bilirkişi raporu hükme esas alınmış ise de; bilirkişi kurulunca, 2006-2007 yılları olağan genel kurul toplantı tutanaklarında, gecikme halinde temerrüt faizi uygulanmasına karar verilmediği belirtilerek, Nisan 2007 ile Eylül 2009 arasındaki döneme ilişkin yasal faiz oranı üzerinden hesaplama yapılmış olduğu, mahkemece, bu tarihten önceki genel kurullarda, gecikme halinde uygulanacak faiz oranı ile ilgili karar alınmış ise, genel kurulda kararlaştırılan faiz oranlarının daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ya da iptal edilmediği sürece genel kurula katılan tüm üyeleri bağladığı gözetilerek, davacı kooperatifin 2007 öncesi tüm genel kurul kararlarının incelenmesi, faiz oranı ile ilgili karar alınmadığının belirlenmesi halinde, bu dönem için yasal faize hükmedilmesi, faiz oranı ile ilgili karar alınmış olduğunun belirlenmesi halinde ise bu dönemdeki oran yönünden de TBK'nın 120. maddesindeki sınırlamanın dikkate alındığı ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Takip talebinde, takibin aylık %7 oranından az olmamak üzere faiz uygulanmak suretiyle devamı istendiği gözetilerek, işleyecek faiz oranı yönünden de TBK'nın 120. maddesindeki sınırlamanın dikkate alınması gerektiği-
İşletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin açılan davada, davacı aleyhine icra takibine başlanılması üzerine taşınmaz malikine ... TL ödeme yapılmış ve davalının bu meblağın tümünden sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği; ancak, sözleşmenin anılan 7.2 maddesindeki ihbar yükümlülüğünün yerine getirildiği iddia ve ispat olunmadığı gibi, mahkemece bu yükümlülüğe uyulmamasının sonuçları da değerlendirilmediğinden, mahkemece gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davacı tarafından yapılan bu ödeme, tazminat miktarı ile birlikte işlemiş faiz, yargılama gideri, vekalet ücreti, icra giderleri ve ilam sonrası işleyen faizi içermekte olup, davacının davalıya ne miktarda rücu edebileceğinin belirlenmesi gerektiği- 
İlamda faiz başlangıç tarihi ayrıca belirlenmiş olan tutar için bu tarihten itibaren yasal faiz istenebileceği, fakat aracın iadesi ile birlikte talep edilebilecek bedel için iade tarihinden itibaren faiz istenebileceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.