Borçlunun, genel haciz yolu ile başlatılan takip talebinde istenen işlemiş faiz miktarına itirazının borca itiraz niteliğinde olduğu ve bu itirazın icra dairesine bildirmesi gerektiği- Borçlunun borca itirazlarını icra dairesi ile birlikte ayrıca icra mahkemesine de bildirmesinin fuzuli bir başvurudan ibaret olup hukuki sonuç doğurmayacağı-
İtiraz kapsamı dışında bırakılan 139.207,00 TL asıl alacak ile ferileri yönünden icra takibi kesinleşmiş olduğundan anılan miktar yönünden alacaklının takibe devam hakkının bulunmadığı-
Davalı Kooperatifin 25.6.2000 günlü Genel Kurulunda, şerefiye bedellerinin 2000 yılı Ocak ayından başlayarak 10 eşit taksitte ödenmesi, gecikme halinde aylık %10 oranında gecikme cezası (faiz) alınması kararlaştırılmışsa da, anılan Genel Kurul kararı uyarınca taksitlerin ödenmesinde gecikilmesi halinde, borcun tümü için değil, sadece ödenmesi geciken taksit tutarıyla sınırlı bir faiz uygulanacağı-
Kat malikleri kurulu kararına dayalı mantolama işleminden kaynaklanan icra takibine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin davada, ana taşınmazın tek ada ve tek parsel üzerinde bulunduğu ve kat irtifakı kurulu olduğu anlaşıldığından, olayda Kat Mülkiyeti Kanunu'nun uygulanacağı- Kat Mülkiyeti Kanununun Ek 1. maddesi uyarınca, bu kanundan doğan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesince çözümleneceği-
Türk Borçlar Kanunu'nun 120. maddesi gereğince, uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre belirleneceği-Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı-Akdi faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdi faiz oranı birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdi faiz oranının geçerli olduğu, bu durumda icra takibine konu edilen temerrüt faizi konusunda davanın halen derdest olması sebebiyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 120. maddesi çerçevesinde değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi yönünden hükmün bozulması gerektiği-
Bir tacirin ticari işletmesi ile ilgili bir iş veya hizmet için verdiği avanslar nedeniyle, ödeme tarihinden itibaren faize hak kazanacağı (TTK. 22; şimdi; Yeni TTK. mad. 20) –
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
3095 sayılı Kanun'un 2/2. maddesinde ''Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur." düzenlemesinin mevcut olduğu, bu düzenlemeye göre takip konusu alacağa 3095 sayılı Yasa'nın 2/2. maddesinde öngörülen avans faiz oranlarının uygulanmasının gerekeceği-
Harç kamu düzenine ilişkin olduğundan re'sen gözetilmesi gerekeceği-
Yerel mahkemenin gerekçesine dayanak oluşturduğu ve altında “Teslim alan C. T.”, “Teslim eden E. K.” isim ve imzaları bulunan tarihsiz belge konusunda davalının isticvabı yoluna gidilerek teslim alan imzasının davalı ile ilgisi araştırılıp, gerektiğinde imza incelemesi yaptırılarak bu belgenin davaya etkisi diğer tüm delillerle birlikte tartışılıp değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.