İhtiyati haciz isteminde bulunan banka tarafından borçlu tarafa keşide olunan kât ihtarında, keşidecisi borçlu şirketin çeklerin karşılıksız çıkmasının taraflar arasında imzalanan sözleşmedeki "..çeklerin karşılıksız çıkması.." hükmüne dayandırılarak hesabın kât edildiği anlaşılmışsa da, ilk derece mahkemesince, "söz konusu kât ihtarına konu olan 3 adet çekin ibraz tarihlerinin asıl borçlu şirketin almış olduğu 3 aylık geçici mühletin başlangıç tarihi olan geçici konkordato komiserlerinin göreve başladığı tarihten sonra olduğu, karşılıksız olduğu iddia edilen çeklerin konkordato projesi kapsamında kaldığı, borçlu şirketin ödemelerinin konkordato komiseri kurulunun denetimde bulunduğu, konkordato nedeniyle alınan tedbirlerin alacaklı bankaya da genel kredi sözleşmesini sonlandırma yetkisi vermeyeceği gibi asıl borçlu şirketin alacaklı bankadan kullanmış olduğu kredilerin ödenmesinde de herhangi bir gecikmenin söz konusu olmadığı, alacağın bu itibarla İİK. mad. 258 gereğince muaccel hale gelmediği" gerekçesiyle "ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına" karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu- Müteselsil kefil hakkında icra takibine girişilebilmesi için diğer koşulların yanında ayrıca müteselsil kefile de ihtar gönderilmesi gibi bir koşulun yasada yer almadığı- Hem asıl borçluya, hem de müteselsil kefile aynı anda ihtar gönderilip borçluya gönderilen ihtarın tebliğine rağmen verilen süre içinde borcun ödenmemesi üzerine yasada belirtilen koşullar gerçekleşmiş olacağından bu durumda müteselsil kefil aleyhine takibe girişilebileceği- Her ne kadar asıl borçlu şirket dışındaki diğer borçlular yönünden geçici mühlet kararı verilmemiş ise de, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere asıl borçlu şirketin kullanmış olduğu kredinin geri ödenmesinde herhangi gecikme söz konusu olmadığı, asıl borçlu şirketin kullanmış olduğu kredinin muaccel olmadığı görülmekle alacaklı bankanın sözleşmenin kefili olan diğer borçlulara da müracaatı söz konusu olamayacağından buna yönelik istinaf başvurusunun da yerinde olmadığı-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde yüklenicinin edimlerini yerine getirmediği durumda sözleşmenin geriye etkili olarak feshi gerektiği-
3. HD. 30.10.2018 T. E: 2017/3857, K: 10687-
Tazminat-
Cezai şartın asıl borcun akıbetine bağlı olduğu, asıl borç geçersiz ise bunun mueyidesi olan cezai şartında geçersiz olduğu - tek taraflı özellikle işçi aleyhine cezai şart öngören hizmet sözleşmelerinin bu kısmının geçersiz olup sonuç doğurmayacağı-
Gecekondu hakkına tapu tahsis belgesi verilerek imar affından yararlandırılan davacının taşınmazını sözleşme tarihinden evvel iktisap ettiği, yani sözleşme tarihinde bu taşınmazın üzerine kayıtlı olduğu bilinerek davacıya hak sahipliği sıfatı kazandırıldığından sözleşmenin feshinin TMK. 2. maddesine uygun düşmediği, davacının herhangi bir kastı ve kusuru bulunmadığı, dolayısıyla sözleşmenin fesih bildiriminin haksız olduğu gerekçesiyle feshin haksız olduğunun tespitine karar verilmiş ise de; gerek 2981 s. Kanun, gerekse tarafların serbest iradeleri ile imzaladıkları sözleşme hükümleri uyarınca; ilgili sözleşmenin imza tarihinden önce davacı adına kayıtlı 1977 iktisap tarihli taşınmazın bulunduğu sabit olduğundan, belediyenin sözleşmeyi feshetmesinde hakkın kötüye kullanıldığından söz edilemeyeceği, hak sahibi olmadığı halde sözleşme imzalayan davacının sözleşmesini tek taraflı iptal edilebileceği-
Kişilik hakkına saldırı olmaksızın, şikayet ve eleştiri hakkının kullanılmasının engellenemeyeceği- Davalının internet sitesinde tüketicilerce bildirilen muhtelif şikayetlerin yayınlanmasının haksız rekabet olarak nitelendirilmesi mümkün bulunmadığı- Taraflar arasında üyelik sözleşmesinin yapılma zorunluluğu da bulunmadığından sözleşme ilişkisinin sonlanmasından sonra da söz konusu şikayetlerin bir süre daha yayınlanmasının haksız rekabet olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığı, anayasal bir hakkın kullanılması sınırını aşmayan şikayetlerin siteden kaldırılmasına karar verilemeyeceği-
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler birer ön sözleşme olsa da, kendileri de başlı başına karşılıklı edimleri içeren sözleşme özelliği gösterdiklerinden ve asıl sözleşmenin şartlarına bağlı olduklarından, BK. md. 106’da aranan şartlara uyulmadan fesih edilemez ve bir tarafın karşı koyması halinde bu tür ön sözleşmelerin feshi için de mahkeme hükmünün gerekeceği-
Yedek anahtarın davalı-kiracıda kalmasının, araç tesliminin usulüne uygun olmadığı anlamına gelmeyeceği, kira sözleşmesinde “yedek anahtar” ile ilgili bir hüküm de yer almadığından, mahkemece davanın kabulü gerektiği-
Borçlar Kanunu'nun 106. maddesi hükümlerine göre tazmini gereken zararlar arasında bulunan kira kaybı, kiralananın eski hale getirilmesi için gereken süre ile bu sürenin geçmesinden sonra aynı koşullarla yeniden kiraya verilmesi için tespit edilecek süre ile sınırlı iken zarar kapsamına girmeyen kira sözleşmesi kurulmadan önceki tarihe ilişkin kira kaybının ve sözleşmede kararlaştırılmadığı halde yakıt, bekçi ve kapıcı ücretinin de zarar kapsamına dahil edilmesinin doğru olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.