Çekte alacaklı ve borçlu sıfatı birleştiğinde çeke bağlı olan borcun da sona ermiş olacağı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
T.M.K. nun 887. maddesinde ‘’ipotekli taşınmazın maliki borcundan şahsen sorumlu değilse, alacaklının ödeme isteminin ona karşı etkili olması, bu istemin hem borçluya hem kendisine karşı yapılmış olmasına bağlıdır’’denmektedir. Somut olayda; ipotekli taşınmazın yeni maliki davalıya çıkartılan muacceliyet ihtarnamesinin tebliğ edilmeden aleyhine takibe girişilmesi, belirtilen yasa hükmüne aykırıdır. Bu nedenle mahkemece anılan yasal zorunluluğa uyulmaksızın davanın kabul edilip sonuçlandırılmasının bozmayı gerektireceği-
İcra takibine ve incelenen itirazın iptali davasına konu edilen alacak ecrimisilden kaynaklandığından, likit ya da muayyen olduğunu, bu miktarın yargılama yapılmaksızın basit bir hesaplama işlemiyle tespit edilebilir nitelikte olduğunu kabul etme olanağının bulunmadığı, bu sebeple icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiği gibi, bozmadan önceki kararda icra inkar tazminatı talebinin reddedildiği, hükmün sadece davalı tarafından temyiz edildiği gözden kaçırılarak, bozmadan sonra verilen kararda davalının aleyhine olacak şekilde icra inkar tazminatına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dava dilekçesinde davalının araç işleteni sıfatıyla zarardan sorumlu olduğu ifade edilmişse de, davacının davalıya rücusunun temelini aralarındaki ZMSS poliçesi oluşturmakta olduğu ve bu durumda davacının rücu hakkı bulunup bulunmadığı ve varsa rücu edebileceği miktarın belirlenmesi bakımından, 2918 sayılı Kanun'un 95/2 maddesi ile ZMSS Genel Şartları ve taraflar arasındaki ZMSS poliçesine göre değerlendirme yapılmasının gerekeceği, davacının taraflar arasındaki ZMSS poliçesi gereği davalıdan rücuen tahsil isteminde bulunduğu, davalının sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi) olduğu, davalının maliki olduğu aracın işleteni olma sıfatının devam edip etmediğinin bu davada önem arz etmeyeceği gözetilmek suretiyle; işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Gider avansı dava şartı iken, delil ikamesi avansının dava şartı olarak nitelendirilemeyeceği, delil ikamesi avansının verilen kesin süre içinde yatırılmamasının davanın dava şartı yokluğu ile reddine neden teşkil etmeyeceği, tarafın belirtilen sürede delil avansı giderini yatırmazsa dayandığı o delilden vazgeçmiş sayılacağı, başka ifade ile delil ikamesine yönelik avans isteniyor ise HMK.’un 115. maddesine göre değil, 324. maddesine göre işlem yapılması gerekeceği-
İİK.nun 67. maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasının, bir yıllık süre içinde açılmaması halinde, bu nedenle reddine karar verilmesinin zorunlu olduğu, bu davanın, davayı ıslah istemi olmaksızın, alacak (tahsil) davası olarak görülüp karara bağlanmasının, hukuken kabul edilemeyeceği-
Harici araç satışından kaynaklı itirazın iptali istemine ilişkin davada; taraflarca itiraza uğramayan 'protokol sözleşmesi' başlıklı harici araç satışına ilişkin sözleşme de yer alan '...nakit satılmıştır...' ifadesi ve davalının kollukça alınan ifadesinde davaya konu edilen satış bedelini davacıdan (peşin) olarak aldığı açık olması birlikte değerlendirildiğinde mahkemece davanın kabulü gerektiği-
Gerekçesiz karar yazılmasının, adil yargılanma hakkının ihlali olduğu-
Dosyaya bir örneği sunulmuş olan Ticaret Sicil Gazetesi içeriğinden, takip ve dava tarihi itibarı ile dava dilekçesinde “davalı” olarak gösterilen şirketin tüzel kişiliğinin olmadığı anlaşılmakla, tüzel kişiliği olmayan şirket aleyhine dava açılamayacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.